Makam bir, araç yüz tane...

Abone Ol

İktidarın son aldığı kararlar ile ekonominin yükü vatandaşın sırtına yüklenmişti.
Zamlar başladığında yönetenlere 'Peki siz ne yapacaksınız?' diye sormuştuk.
"Sırtımızdaki bu yükün bir bölümünü almak istemez misiniz?
Mesela lüks makam araçlarınızdan inseniz.
Kişisel araçlarına binseniz.
İibardan tasarrfu olmaz tezinden vazgeçip
Kamuda tasarrufa başlasanız.
Belki; sırtımıdaki yük, bir parça azalır...
Ne dersiniz, yükün bir bölümünü sırtlamaya hazır mısınız?"
Üç gün önce yayınlanan Kamuda Tasarruf Genelgesi bir cevap gibi oldu.
****
Hükümet yetkilileri benzerlerini çokça gördüğümüz bu genelge ile kamuda tasarruf edilebileceğine inanıyor.
Konu; gayrimenkul alımı ve kiralanması ve makam araçları ile ilgili.
En büyük giderlerden olan bina ve araç alımı ve kiralama yasağı yok.
'Tasarruf edin!' deniliyor.
Hepsi bu.
****
Makam aracı saçmalığı var.
Makam bir tane onlarca yüzlerce makam aracı var.
Her müdürün, her şefin altında bir araba.
Hepsinin kadrolu şoförü var.
Akaryakıt ve bakım kamudan.
Bir aracın gideri, bir personelin giderinden fazla.
****
Tasarruf genelgesine kırtasiye, haberleşme giderleri ile birlikte basın ve yayın giderleri diye bir kalem eklenmiş.
Bunlar devede kulak.
Temsil, tören, ağırlama, tanıtım ve personel giderleri konusunda yapılması istenen tasarrufu önemsiyoruz.
Personel servisi hizmet giderlerinin genelgeye konulması nedir?
****
Kamu kurumları genelgede belirlenen kurallara uymakla yükümlü tutulacak.
Peki; denetim nasıl yapılacak?
Genelgeye uymayan kamu yöneticilerine ceza verilecek mi?
Kuralları çiğneyen kamu kurumunun siyasi görüşü bu çezalarda etkili olacak mı?
AKP'li belediye ile CHP'li belediyelere eşit uygulama yapılacak mı?

ELMA ŞEKERİ... 
Çocukluğumuza dair pek çok şeyi yitirdik.
Hepsi anılarda kaldı.
Sokakta macun satılırdı.
Bir tahta çubuğa dolanırdı, rengarenk lezzetler.
Yine de favorimiz pamuk helvaydı. 
Yapılışına heyecanla beklerdik...
****
Elma şekeri vardı.
Bir çubuğa takılmış elma üzeri kırmızı boyalı şekerle kaplanmış.
Şimdiki gibi çikolatalı gofretler yok.
Mahalle bakkalından beş kuruşa iki bisküvi alırdık bir de lokum...
Kıstırma yapardık.
****
Susayınca mahalle çeşmesine dayardık ağzımızı.
Acıkınca, bir komşu evden ekmek uzatırlardı.
Yağlı veya salçalı.
Kola nedir bilmezdik.
Beyaz gazoz yeterdi bize...
****
Sokakta oyunlar oynayan çocuklardık.
Topla oynamayı seviyorduk.
Sabah akşam futbol maçı...
..Ve sokak oyunları.
Yağ sattık, bal sattık ama arkadaşlarımızı asla satmadık.
****
O oyunlar oynadığımız sokaklar yok şimdi.
Sokak çeşmeleri de gitti.
Mahalledeki bakkal Amca da yeni düştü kapitalist sisteme.
O macun satan adam da kayboldu.
Ne pamuk helva kaldı.
Ne elma şekeri...
Hepsi anılarda kaldı...