KADINLARI DUYUN ARTIK!

Abone Ol

 

 

 

1

 

 

 

Pınar Gültekin'in öldürülmesi bütün Türkiye'nin içini acıttı. Yüreğimiz kanadı. Gencecik bir kızın böylesine vahşice bir cinayete kurban gitmesi insanlığımızdan utandırdı.

 

***

 

Pınar'ın ölümü sonrası kadınlar ayaklandı. Seslerini gür bir şekilde duyurmaya başladı. Zaten yıllardır duyurmaya çalışıyorlardı. 'Biz ölmek istemiyoruz, yaşamak istiyoruz' diye.

 

***

 

'İstanbul Sözleşmesi'nin hayata geçirilmesini istiyorlardı. 'İstanbul Sözleşmesi Yaşatır' diyorlardı. Ama ne yazık ki tüm bu haykırışlara rağmen ne yazık ki kadınlarımız öldürülmeye devam etti.

 

***

 

Ama artık yeter..

Artık kadınlarımız öldürülmesin..

Umutları hayalleri elinden alınmasın.

Artık caydırıcı yasaların devreye girmesi lazım.

 

***

 

Ülkemizde ele alınması gereken en önemli konunun bu olması gerekli. Ne Ayasofya, ne sosyal medya düzenlemesi.

Biz önce kadınlarımızı korumalıyız..

Onların yaşam haklarını garantiye almalıyız.

 

 

 

 

2

 

Keşke bir arada olsalardı!

 

Pınar Gültekin'in ölümünün ardından tüm Türkiye'de olduğu gibi Eskişehir'de de kadın dernekleri açıklamalar yaptı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Eskişehir Demokratik Kadın Platformu üyeleri biraraya geldi. Ama ayrı ayrı yerlerde ve ayrı ayrı saatlerde. Böylesine bir mücadele için keşke bir araya gelseler seslerini daha güçlü çıkarsalardı.

 

 

3

 

Biraz düşünüp

tweet atın lütfen..

 

Ünlülerimiz bazen gerçekten ne yazdığını bilmiyor. Tıpkı Demet Akalın'ın yaptığı gibi. Tüm ülkeyi kahreden Pınar Gültekin cinayetinin ardından attığı tweet...

Belki kötü bir niyeti yok ama, 'sırf duyar kasmak uğruna, aceleyle, düşünülmeden atılmış bir tweet'

'O iri uzun boylu kızı varile nasıl sığdırdın' diyor Demet Akalın. Yani tüm bu vahşi cinayette sadece buna takmış algısı yaratıyor ve sonrasında da çok büyük tepki alıyor.

Olayla ilgili biraz soğukkanlı olup, biraz düşünseydi eminim ki böyle bir tweet de atmazdı.

 

4

 

BASIN BAYRAMI

 

Osmanlı'nın özellikle son zamanlarında çıkan gazeteler sansür memurlarının kontrol ve denetiminden geçtikten sonra yayınlanıyordu. 24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra bu uygulamaya son verilmesi günümüzde "sansürün kaldırılması" olarak adlandırılmaktadır. Bunun için de 24 Temmuz tarihi, Gazeteciler ve Basın Bayramı olarak kutlanmaktadır. Ama ne yazık ki günümüzde halen basında sansür ve baskı dönemi devam ediyor. Gazeteciler düşündüklerini özgürce yazamıyor. Kimisi fikirlerinden dolayı hapse giriyor. Demokrasinin olmazsa olmazı fikir özgürlüğünün tam anlamıyla uygulandığı günler diliyorum..

 

 

 

AKLINIZDA BULUNSUN:

 

İlk kule saati 1404 yılında Moskova'da yapılmıştır.