Esnaf ve tüccar, yüksek kredi maliyetleri yüzünden zorluklar yaşar...
Finansmana erişim imkânsız hale gelir.
Kayıt dışı işletmeler haksız rekabete yol açar...
Sık sık değişen mevzuat, yaptığı işi içinden çıkılmaz hale getirir.
Hiper ve gros marketlerin varlığı müşkülat yaratır.
Ekonomik daralma sonucu ortaya çıkan talep yetersizliği, satışlara ve cirolara taban yaptırır.
Vergi denetimlerinin sıklığı bunaltır.
Karşılığını alamadıkları oda aidatları, sırtlarda yüktür.
Prim borçlarının faizleri biriktikçe birikir.
Yükselen kiralar artık karşılanamaz olur.
***
Ama, fakat, lakin...
Yukarıda sıraladığımız sıkıntılarla ilgili esnaf ve tüccar kesiminin bir ses yükseltmesine kolay kolay şahit olamazsınız...
Çünkü...
Bu kesim, bu sorunlara ses yükseltmeyi iktidara ses yükseltmek olarak algılanacağı endişesiyle korkar ve susar...
***
Bunun yerine ne yapar?
Hele hele bir de muhalefetteyse, daha kolay ses yükseltebileceği belediyelere sarmaya başlar...
***
Örneğin; hükümetin hemen her caddede açtığı Tarım Kredi Kooperatifleri mağazalarına bir şey demez ama belediyelerin açtığı Kent Lokantaları ve Kent Marketleri için “Bizi batıracak.” diye bağırır...
***
Vakıfların, derneklerin, cemaatlerin düzenledikleri kermes ve benzeri organizasyonlarla her türlü yiyecek, içecek ve giyim ürünleri satmasına ses çıkarmaz ama dar gelirlilerin Halk Ekmek büfelerinden ucuza ekmek alıyor olmasına kafayı takar.
***
Et ve Süt Kurumu’nun piyasadan ucuza et ve süt satması gayet normaldir onlar için ama belediyelerin ucuza et ve süt satması esnaf ve tüccarı batırır...
***
O yüzden...
Belediyelerin ihtiyaç sahibi dar gelirli vatandaşlara yönelik sosyal yardım projelerine, esnaf ve tüccar temsilcilerinden gelen eleştirilerin samimi olduğunu düşünmüyorum.
***
Geçtiğimiz günlerde İki Eylül Esnaf ve Sanatkârlar Kredi Kefalet Kooperatifi Başkanı Hasan Kuzu, benzeri bir eleştiride bulunup “Halk Lokantaları, Halk Et ve Kent Berberleri projeleri esnafı zora sokuyor. Belediyeler ticaretten elini çekmeli.” demiş.
***
Sanki buralara giden vatandaş, esnafın kapısından içeri girebiliyormuş gibi...
Ne diyelim?
Keşke eleştirisinin bir yerinde “Hükümetin uygulamaları zaten canımıza yetiyor.” falan diyebilme cesaretini de gösterebilseymiş!
SİYASETİN MANTIĞI...
Bundan iki yıl önce yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi,
Cumhur İttifakı partileri olan AK Parti ve MHP, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzünü eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile yan yana getirerek “Dikkat! Attığın her oy Mehmetçiğe kurşun olmasın.” ifadesinin yer aldığı, ikinci afişte ise İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın yüzleri yan yana konularak “Bazıları ikiyüzlüdür.” yazan afişlerle oy istemişti...
Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener bu iki yıl içinde siyaset dışı kaldı.
İki yıl önce bu afişlerle oy isteyen AK Parti ve MHP, şimdilerde Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan’ın serbest kalmalarını isteme noktasına geldi...
Ortaya konulan siyasetin mantığını anlamak gerçekten mümkün değil...
21. YÜZYILA İSMİNİ TAŞIYABİLEN TEK LİDER...
Yıl 1976... UNESCO üyelerine bir öneriyle gelir. Öneri paketinde şöyle bir cümle yer almaktadır:
“Bugün UNESCO’nun üzerinde çalıştığı bütün projelerin isim babası Mustafa Kemal’dir. UNESCO’nun 152 ülkenin devletleri aynı anda kutlasın.”
***
Birden İsveç delegesi ayağa kalkar ve şöyle söyler:
“Ne yani, dünyada bu kadar devlet adamı var; hepsinin doğum gününü böyle kutlayacak mıyız?”
***
Rus delegesi ayağa fırlar, yumruğunu masaya vurur ve 152 ülkenin delegelerine aynen şöyle söyler:
“Genç delege arkadaşım, hatırlatmak isterim ki ATATÜRK öyle dünyadaki herhangi bir lider değildir. Bırakın onu bir yıl anmayı, her ülke her problemimizde çare olarak aramalıyız.”
***
Sonra ne mi olur?
UNESCO tarihinde ilk ve tek olarak; hiç negatif oy yok, hiç çekimser oy yok...
152 ülke şu metne imza atar.
***
Hani o İsveç delegesi var ya, “ne yani” diyen...
O İsveç delegesi bu imzanın atıldığı gün mikrofona gelir ve aynen şunları söyler:
“Ben ATATÜRK’ü inceledim, bütün ülkelerden özür diliyorum; ilk imzayı ben atıyorum.”
***
İşte o muhteşem belgede şu yazar:
“ATATÜRK KİMDİR?
ATATÜRK, uluslararası anlayış, iş birliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi; olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir inkılapçı; sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder; insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü; bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı göstermeyen; eşi olmayan devlet adamı; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur.”
***
Prof. İlknur Güntürkün Kalıpçı’nın da söylediği gibi, Mustafa Kemal ATATÜRK, döneminin liderleri arasından 21. yüzyıla geçebilen tek liderdir.
Üstelik diğer liderler kendi halkları tarafından yok edilmenin acısını yaşamışken, o hâlâ halkının ve dünyanın nabzında en büyük canlılığıyla, sevgisiyle, saygısıyla yaşamaya devam eden dünyadaki tek liderdir.
***
Ölüm yıldönümünde saygı ve sevgiyle anıyoruz...