Ağır gelecek yazdıklarım ama ne yapayım yazmak zorundayım. Ahir zaman dedikleri bu olsa gerek. Ne dost belli ne düşman! Herkes çıkarı kadar insan demiş atalarımız. 2020 yılından beri bilim insanları Kahramanmaraş ve çevresinde büyük bir deprem meydana gelebilecek dediği halde ne belediye ne hükümet tedbir almamıştır. Bu felaket bağıra bağıra gelmiş ama herkes sağır olmuş! Tekbir diyeceğinize, Tedbir demezsek daha böyle felaketleri çok yaşarız.
Şimdi pek sözü edilmiyor ama deprem bölgesindeki insanlar bulundukları yerleri terk etmeye başladı. İç göç başlıyor. Bu göç için ne tedbir düşünülüyor. Depremzedeler hangi şehirlere yerleştireceğiz. Koordinasyon nasıl sağlanacak?
Ülke tek vücut olmadan bu felaketten kurtulamaz. İktidar, Muhalefet, Belediyeler elele verip bu sorunları çözebiliriz. Gün birlik günü dostlar. 1999 Gölcük depreminden ders aldık “Deprem Vergisi” adında bir vergi koyduk. Sahi o toplanan vergilere ne oldu? Önümüz de İstanbul depremi olasılığı var. Ne düşünüyorsunuz? Olası deprem toplanma alanları neresi yayınlar mısınız? İktidar bir taraftan işi kadere bağlarken muhalefet partileri ne düşünüyor! Düşün, düşün.... Düşünmeyin beyler çare bulun çare! Japonya 9 şiddetindeki depremlerde yıkılmayan binalar yaparken siz aynı teknoloji ile neden yapmıyorsunuz? Toplum olarak soralım! Tüm iktidarlar kaç kere “imar affı” çıkardı ve o imar affı paraları amacına uygun olarak nerelere harcandı.
Bırakın artık şu tarım arazilerini imara açma polemiğini. Her iktidar bu tarım alanlarına yapılanmanın sorumlusudur. Eskişehir’i atalarımız neden Odunpazarına kurmuş? Bursa ilk olarak neden Uludağ eteklerine kurulmuş? Atalarımız neden kayalık ve tepelere evler yapmış? O yıllar da teknoloji yok ama aklını kullanan insan gibi insanlar var.