Hep bizim canımız-canlarımız mı yanacak?

Abone Ol

Soma'da maden faciası yaşadık, 301 madenci can verdi, canımız yandı.
Aradan 10 yıl geçti, İliç'te 9 işçi yine maden kazasında can verdi.
Cenazelerine bile günler sonra ulaşılabildi.

***

Kahramanmaraş merkezli depremi yaşadık.
Resmî rakamlara göre 50 binin üzerinde canımızı yitirdik, yine canımız yandı...

***

Bolu'da, Kartalkaya Oteli cayır cayır yandı.
Tatil için otelde bulunan 78 canımız dumandan boğularak ve yanarak can verdi.
Yine canımız yandı...

***

12 kahraman askerimiz, daha önce terör örgütü tarafından şehit edilen bir subayımızın cenazesini aramak için girdikleri mağarada metan gazından zehirlenip can verdi.
Canımızdan can koptu.

***

Daha birkaç gün önce...
Seyitgazi-Afyonkarahisar sınırında çıkan yangına müdahale eden, 5’i Orman personeli, diğer 5’i AKUT gönüllüsü olan pırıl pırıl 10 gencimizi yitirdik.
Canımız, adeta oradaki ormanlar kadar yandı.

***

Yukarıda sıraladığımız her faciada yüzlerce canımızı yitirdik.
Yüzlerce ocak yandı.
Canımızın yandığı her olayda tedbirsizlik vardı, ihmal vardı, sorumsuzluk vardı, iş bilmezlik vardı.

***

Hiçbirinden ders alınmadı, iyi mi...
Başımıza gelen her musibet bir türlü akıllanmamızı sağlayamadı.
Madenler yandı, oteller yandı, mağaralar yandı, ormanlar yandı...
Her birinde ocaklar yandı, yitirdiğimiz canlarımızla birlikte canımız yandı...

***

Görünen o ki; tedbirsizliğe, ihmale, sorumsuzluğa ve liyakatsizliğe son veremedikçe –ki bu konuda bir gayret olmadığı ortada– yanan hep bizim canımız ve canlarımız olacak...

TEWEET VEKİLLERİ...

Eskişehir’in tanınmış eski siyasetçilerinden biriyle konuşmuştuk bir süre önce.
Bu siyasetçiyle siyaset konuşurken, laf dönüp dolaşıp milletvekillerine gelmişti.
– “Eskiden 2 tip milletvekili vardı. Şimdi bu sayı 3’e çıktı.” demişti sohbet sırasında...

***

Ne demek istediğini anlayamamış, sormuştuk...
– “Eskiden 2 tip milletvekili vardı. Biri seçim bölgesini ihmal etmeyen, diğeri ise seçim bölgesine uğramayan milletvekili tipiydi. Genelde, partisi adına şehirde yapmış olduğu çalışmalardan ötürü bileğinin hakkıyla milletvekili olanlar, 1. tip milletvekili sıralamasına girerdi. Bu vekiller, bulduğu her fırsatta soluğu seçim bölgesi olan şehirde alırdı. Yeniden seçilebilme yolunun da kendi şehrini ihmal etmemekten geçtiğini iyi bilirlerdi.
Şehirle uzaktan yakından alakası olmayan, yukarıdan paraşütle listelere yazılan ve sonrasında milletvekili olanlar da 2. tip milletvekiliydiler. Seçim bölgesi onlar için hiçbir anlam ifade etmiyordu. O yüzden de milletvekili seçildikleri bölgeye gelip gitme ihtiyacı pek duymuyorlardı.” demişti.

***

– “Peki ya ‘çıktı’ dediğin 3. tip milletvekili tanımı neyin nesidir?” diye sorduğumuzda ise şunları söylemişti:
– “Şimdi, sosyal medya ile birlikte tweet vekilleri peyda oldu. Milletvekili seçildikleri seçim bölgesine pek uğramıyorlar. Ankara’da oturduğu yerden ya da tatil yaptığı sahil kenarında geçiyorlar bilgisayarların karşısına. Ya da, akıllı telefonlarıyla giriyorlar sosyal medya sayfalarına, başlıyorlar birbiri ardına tweetler atmaya.
Sadece bu da değil…
Seçim bölgesine gitmek ve seçmenle görüşmek yerine, seçmenlerle sosyal medya aracılığıyla oturdukları yerden ve insan içine çıkmadan iletişim kuruyorlar. İşin öyle bir kolayını bulmuşlar ki, partililerin paylaşımları altına iki satır yazı yazarak vekillik yapıyorlar. İşte 3. tip milletvekilliği yapanlar bunlar.” diye eklemişti.

***

Eskişehir’de bu bahsettiği tipte, yani tweet atarak milletvekilliği yapanların olup olmadığını sormuş, “Hiç olmaz mı?” cevabını vermişti.

***

“Hangi partiden bu sözünü ettiğin milletvekilleri?” diye sorduğumuzda ise “Her iki partide de var” demişti.

Son olarak söylediği vekillerin isimlerini sorduğumuzda ise “Sosyal medyayı takip et, zaten o tweet vekillerinin kim olduğunu sormana gerek kalmaz.” diyerek tamamlamıştı sözlerini…
Anlattıklarını şöyle bir düşündük, vekillere yönelik tespitlerinde sonuna kadar haklıydı...

“HİÇ Mİ İYİ BİR HABER YOK” DİYORUZ YA HANİ...

Seyitgazi'de meydana gelen orman yangını 10 kahraman gencimizi hayattan kopardı...
Gözyaşları içinde son yolculuğa uğurlanan 10 yangın şehidinin arasında gönüllü olarak yangın söndürme çalışmalarına katılanlar vardı, daha işe yeni başlayanlar vardı, yeni evlenen de, evli ve çocuk sahibi olan da vardı...
Orman yangınını söndürme uğruna yaşamları söndü her birinin.
Böylesine bir facia sonrası içine düştüğümüz üzüntü ve moral bozukluğunu biraz olsun dağıtan haber, yaşadığımız her facia sonrasında olduğu gibi Ahbaplar grubundan, Haluk Levent’ten geldi.
Faciada yaşamını yitiren yangın şehitlerinin çocuklarına, öğretim hayatı boyunca burs verileceğinin açıklanması, o yaşanan dayanılmaz acının ortasında küçük de olsa bir tebessüm, bir takdir yarattı.