-Eskişehir Turizm merkezi olacak...
-Eskişehir Çekim merkezi olacak.
-Eskişehir Hızlı Tren yapım merkezi olacak.
-Eskişehir Havacılık merkezi olacak.
-Eskişehir ülkenin 3'ncü Balon merkezi olacak.
-Eskişehir Sağlık merkezi olacak.
-Eskişehir Sanayinin çekim merkezi olacak.
-Eskişehir Raylı Sistemler Merkezi olacak.
-Eskişehir Animasyon merkezi olacak.
-Eskişehir Film platosu merkezi olacak.
-Eskişehir Eğitimin merkezi olacak.
-Eskişehir Su sporları merkezi olacak.
-Eskişehir Yazılımın merkezi olacak.
-Eskişehir Karayollarının merkezi olacak.
-Eskişehir Termal merkezi olacak.
-Eskişehir Kargo taşımacılığının merkezi olacak.
-Eskişehir Fuar merkezi olacak.
-Eskişehir Hizmet sektörünün merkezi olacak.
-Eskişehir Kongre merkezi olacak.
***
Yıllardır, her seçim öncesi Eskişehirlilere yukarıda sıraladığımız vaatler ve sözler verildi.
Tabi bu söz ve vaatlerin hiçbiri gerçekleşmedi.
Hal böyle olunca bu dönem Eskişehir’e hangi merkez sözünün verileceğini merak ettiğimizi dile getirerek bu sütunlarda “Eskişehir’in ne merkezi olmasını istersiniz? Söyleyin siyasiler hemen gerekli söz ve vaadi anında verir. Nasıl olsa bu söz ve vaat de diğerleri gibi lafta kalacak” diye öneri beklediğimiz bir yazı kaleme almıştık.
Bir okurumuz çok güzel bir öneride bulunmuş.
Demiş ki: “Siyasetçiler oldu olacak Eskişehir’i ‘Hayali merkezler oluşturma merkezi’ yapsın. Bu saatten sonra Eskişehir’e ancak böyle bir merkez uygun düşer!”
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
ESKİŞEHİR’İ YÖNETENLER!
Eskişehir’i yönetenler muhtemelen işe sabah saat 10.00 civarında gidiyor.
Yine muhtemelen işyerinden evlerine akşam saat 20.00 civarında dönüyor.
Zira…
Eskişehir merkezinde trafik bir tek bu işe gidiş geliş saatlerinde olmuyor!
O yüzden de muhtemelen trafiğe denk gelmiyorlar.
Denk gelmedikleri için de yine muhtemelen Eskişehir merkezinde trafik sıkışıklığı olmadığını zannediyorlar!
Trafik sorunu olmadığını düşündükleri için de böyle bir sorunun yaşandığını bilmiyorlar!
Halbuki…
Bir gün sabah mesai saatinde evlerinden çıkıp yola koyulsalar ve akşam da mesai bitince işyerinden eve gitseler, o olmadığına inandıkları trafik ile yakından tanışacaklar!
Belki o zaman “Vay be! Gerçekten de Eskişehir’in merkezinde trafik çilesi çekiliyormuş” diyecek ve sorunu giderme yolunda belki harekete geçecekler!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
HER HALÜKARDA ZENGİN KAZANIYOR!
Nasreddin Hoca’ya sormuşlar:
-Hocam bu yıl fitre ve zekatını kime vereceksin?
Hoca gayet sakin bir sesle:
-Köyün en zenginine vereceğim demiş.
-Aman hocam, o kadar fakir varrken niye zengine veriyorsun?
-Valla ben Allah’ın işine karışmam. O kime veriyorsa ben de ona veririm!
***
Ülkede yıllardır uygulanan çarpık bir düzen var.
Ekonomik olarak ülke sıkıntıya düştüğünde alınan tedbirler hep dar gelirlinin sırtına yükleniyor.
Ekonomik rahatlık sağlandığı dönemlerde ise bu durumun yarattığı olanaktan aynı dar gelirli kesim hayatta faydalanamıyor.
Yani…
Her iki halükarda da dar ve sabit gelirli kesim bir avantaj elde edemiyor.
***
Zengin kesim ise ülke ekonomik olarak sıkıntıya düşse de, tam tersi, ekonomik olarak rahatlayan bir konuma gelse de hep kazançlı çıkıyor.
Tıpkı şu günlerde yaşadığımız gibi.
Önce vergiler arttırılıyor sonra vergi artışına paralel zamlar yapılmaya başlanıyor.
Etkilenen kesim yine her zaman olduğu gibi da ve sabit gelir sahipleri.
Çünkü…
Yapılan vergi artışları ve zamlar insanların kullanmak zorunda olduğu temel gıda ve ihtiyaç maddelerini kapsıyor.
***
Ne yazıktır ki ülkede az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasına yönelik adil bir sistem bir türlü kurulamadı.
Zenginin bir şekilde yolu-yöntemini bularak asgari ücretli çalışan kadar vergi ödemediği bir sistemin uygulanmasında ısrar edildi.
Hal böyle olunca da zengin kesim her şartta kazandı, dar ve sabit gelirli kesim her şartta kaybetti!
Sonuç olarak da ülkede bir zenginler kaldı bir de çoğunlukla yoksul ve hızla yoksullaşan kesim!