Birkaç gün önce Seyyit Battal Gazi Vakfı’nın iftarı vardı.
Seyitgazililer adına Sırrı Kabadayı, o kocaman yüreğiyle beni de davet etti.
Kendisi, Sabiha Gökçen Meslekî ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürüdür.
Aynı zamanda Vakfın başkanıdır.
Kamuoyumuzca çok yakından tanınan ve sevilen bir insandır.
*
Ülke olarak maalesef, kalifiye eleman yetiştirmede uzun zamandır bir türlü istenilen seviyeye gelemedik.
Daha rekabetçi mal ve hizmet üretimi için Meslekî ve Teknik Eğitimin olmazsa olmaz bir şart olduğunu da bir türlü anlayamadık.
*
Geneldeki bu olumsuzluğa karşın iyi ve başarılı örnekler de yok değil.
Eskişehir’de buna en iyi bir örnek, Sabiha Gökçen Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Dr. Süleyman Sırrı Kabadayı’dır.
Kendisini görev yaptığım yıllardan tanırım.
Yönettiği okulları nasıl yaratıcı ve artı değer üreten kurumlar haline getirdiğini çok iyi bilirim.
Meslekî okul yöneticisi olarak sanayideki gelişmeleri ve yeni teknolojileri çok yakından izler.
Bir ayağı okulda ise, diğer ayağı daima sanayidedir.
Sanayici ve işadamlarının sevgi ve saygısını kazanarak, onların dikkat ve ilgisini okuluna çekmeyi başarabilmiştir.
Sanayi-okul işbirliğini en üst seviyede gerçekleştirebilmiş nadir yöneticilerdendir.
Öğrencilerini, ilgi ve yeteneklerine göre iş ortamında yetiştirmeye gayret eder.
Gerçek iş koşullarında yaparak yaşayarak yetişmelerini sağlar.
Öğrencilerine olan ilgi ve sevgisi okulla sınırlı değildir.
Mezuniyet sonrası da o ilgisini aynen devam ettirir.
Onların daha üretken olmaları için elinden gelenin çok fazlasını yapar.
*
Sırrı Hoca’nın çalışmaları mesaî ve memuriyetle sınırlı değildir.
İçinde doğup büyüdüğü topluma ve kente karşı sorumluluk duyan bir insandır.
Onun başkanlığında Seyyid Battal Gazi Vakfı, kültür değerlerimizin yaşatılması konusunda üstün çalışmalarına devam etmektedir.
Bir çok çalışmalarının yanında, hayırseverleri bir araya getirmekte ve onların katkılarıyla Seyitgazili yüksek öğrenim öğrencilerine ciddi oranlarda burs ve destek vermektedir.
*
O akşam vesilesiyle gönlü ve yüreği memleket aşkıyla dolu o hayırsever, güzel dostlarla birlikte olduk.
Hepsi birbirinden saygıdeğer ve muhterem Refik Önür, Lütfü Yüksel, Münir Yılmaz, Takiddin Erol, Ahmet Yılmaz beyefendilerle Perihan Ersöz hanımefendiye Seyitgazililerin sevgi, saygı ve teşekkürlerinin nişanesi olan plaketleri takdim edildi.
Vakfın kurucusu, şehrimizin “Koca Çınarı” İlyas Küçükcan 'ı da orada görmekten büyük mutluluk duydum.
Yaşlı ama yaşlanmamış.
Kendisini sağlıklı ve dipdiri görmekten mutlu oldum.
Dilerim uzun yıllar şehrimize daha çok hizmetler yapar.
Vakfa ve kentimize kültürel yönden öylesine katkısı büyük ki, eserleri kaynak ve başvuru kitabı olarak benim hep başucumdadır.
Ona da bu üstün katkılarından dolayı, çok çok teşekkür edildi ve plaket takdimi yapıldı.
*
Bu arada bendenizi de, akşamın onur konuğu olarak ağırlamak inceliğini göstediler.
Sevgi, saygı, vefa duygularının samimi ifadesi olan plaket ve hediyeler takdim ettiler.
Gerçekten duygulandım ve onurlandım.
O an zihnim yıllar öncesine kaydı gitti.
Afyon Valiliğinde kaymakamlık stajımı yaparken İlhan Sözgen Valimizin nasihatleri geldi aklıma.
“Bak evladım,” demişti; “Mülkî İdare mesleği hem güç hem de ikbal yönünden insanı zengin etmez.
Fakat köklü ve soylu bir meslektir.
Bırakacağın en küçük bir eser bile gelecek kuşaklara kalır.
Bir yol, bir okul, bir yapıt adını ileriki yıllara, bazen de çağlara taşır.
Bu ise hiçbir dünyalıkla ölçülemeyecek bir şereftir.”
Meğer valimiz ne kadar haklıymış!
Meslek hayatımın henüz başında söylenen sözlerin o akşam gerçek olması yüreğimi doldurdu,gözlerimi yaşarttı.
*
Konuşmam sırsında Seyitgazi yolundan söz açmış ve bir anımı anlatmıştım.
Henüz çiçeği burnunda kaymakamken Seyitgazililer için bu yolun bir ölüm yolu olduğunu görmüş ve yapılması için çok çırpınmış, çok çabalamıştım.
Bu çaba ve çırpınışlarımla zamanın valisi rahmetli Nazif Demiröz’ü iyice bıktırmış ve bezdirmiş olacağım ki, bir gün azarlarcasına,
-Kaymakam bey dedi, kaynak ve imkan olmadığını sana kaç kez söyledim. Laf söz anlamıyorsun. Bir gün Eskişehir’e vali olursan bu yolu kendin yap. Yeter artık kafamı ütüleme!
Büyük devlet adamı rahmetli valimizin bu azarı, o an beni üzse de, dua yerine mi geçti bilemem. Tam da dediği gibi oldu.
*
Benim bu konuşmam üzerine Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt fırsatı kaçırmayıp siyasetçiliğini konuşturdu:
-Sayın Valim, Seyitgazi Eskişehir yolunun yapılması için vali olmanı bekledik, tamam da... Geri kalanını yaptırmak için bakan olmanı bekleyemeyiz. Sana söz, gerisini biz yapacağız, deyiverdi.
Bu söz benim de hoşuma gitti ve memnuniyetle gülüştük.
Bana göre kimin yaptığı değil, önemli olan hizmetin yapılması.
İnanıyorum ki, kim yaparsa yapsın, vefakar Seyitgazililer yapılanı asla unutmaz!
*
Hasılı, uzun zaman hafızalardan silinmeyecek güzel bir akşam oldu.
O iftar vesilesiyle Süleyman Sırrı Kabadayı Müdürümüzün, ülkemiz için hiç akıldan çıkarmamamız gereken motto’sunu da öğrenmiş oldum:
“Güvenli gelecek, mesleki eğitim ile gelecek…”