Gerçek Ergenekoncular ve yaş-kuru meselesi!..

Abone Ol

Yakın geçmişte, büyük toplumsal travmalarının, insani dramların yaşandığı bir süreç geçirdik. Sonuncusundan, 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden önceki süreçten söz ediyorum;

-Ergenekon ve Balyoz davaları…

Bir anlamda bu davalarla ünlenen Silivri Cezaevi, bir anda genç teğmeninden, Genel Kurmay Başkanı’na her rütbeden muvazzaf üniformalılarla doldurulmuştu…

Yanlarına “uygun görülen” toplumun tanıdığı ünlü aydınlar ve gazeteciler de eklenerek…

Uzun, çok uzun süren, sahte belgelerle yargılandılar. Kimi hücrelerinde can verdi, bazıları, ne yazık ki “onur intiharları” ile yaşamlarını sonlandırdı.

Dosyalarına doldurulan hukuki (!) gerekçeler bir yana, neyle suçlanıp, yargılandıkları biliniyor;

-Darbe yapmak!..

Anayasal düzeni değiştirmek, hükümeti alaşağı etmek falan, filan!.. Yargılama (!) sonucunda onlarca yıldan, ömür boyuna varan cezalara hükmedildi. Sonra?

-Kumpasa kurban gittikleri kanaatine varılıp, aklandılar…

Son hüküm, daha başında vicdanlarda yerini bulmuştu zaten…

FETÖ’cülere yol vermek…

Konu bugünlerin gündemi değil ama günümüzün gündemi 15 Temmuz’la o kadar yakından ilgili ki, bunu da meslektaşım, arkadaşım İzmir milletvekili Atilla Sertel hatırlattı.

Oda TV’nin internet sayfasında bir genç meslektaşın sorularını yanıtlarken, başlığa çıkartılan düşüncesiyle birlikte. Yakından ilgili diğer konular bir yana, o düşüncesi vicdani bir “hüküm” niteliğinde;

-Bu davada Necdet Özel de yargılanmalı!..

Necdet Özel kim?..

Kimine komutanlık ettiği, kimilerinin emrinde çalıştığı silah arkadaşlarını Silivri’ye gönderen iradeye “boyun eğen” Zaman’ın Genel Kurmay Başkanı Orgeneral!..

Ya “boyun eğdiği” irade?.. O süreçte sanılıyordu ki, siyasi iradeyi temsil eden AKP hükümeti. Gerçi o “meşru irade”nin de az katkısı olmadığı “itiraflarla” anlaşılmıştı ama;

-Aldanmak, aldatılmak; kırılan onurları onarmaya, silinmez acıları ortadan kaldırmaya yetmiyordu ki!..

Darbeci kumpasıyla yolu temizlemek!..

Yaşadığımız FETÖ darbe girişimi, milletin tamamı gibi, bendeki “travmadan kaynaklı hasar” devam ediyor. Bir yazımda işaret ettiğim gibi;

-Şerden hayır çıksın inşallah dileğime rağmen!..

Evet, bir “hayır” çıktı sanki. FETÖ çetesinin kanlı ihaneti…

Göz göre göre, tapu dairelerinden-Başbakanlık danışmanlarına, Astsubayından-Cumhurbaşkanı yaverine devletin içine nasıl yuvalandıklarına…

Konumuza dönersek, bir başka önemli sonuç daha. Artık net anlaşılıyor ki, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının;

-Sahibi aslisi de FETÖ çetesidir!..

Sevgili Sertel’in yukarıda değindiğim açıklaması da buna vurgu yapılıyor zaten. Ordudaki yuvalanmanın “umursamazlarından” zamanın Genel Kurmay Başkanını işaret ederken hatırlatıyor;

-FETÖ Darbesi o tarihlerde planlanmıştır…

Öyleyse bunun bir başka anlamı ve sonucu da vardır. O da çok net, apaçık ortada:

TSK’yı ele geçiren FETÖ’cü subay ve generallerin planlarını bozacak Atatürkçü ordu mensuplarını tasfiye etmek… Genel Kurmayın ve siyasi iradenin de katkısıyla hedeflerine ulaşmak hainliği… Daha açık ifadesiyle;

-Darbeci karalaması ve kumpasıyla 15 Temmuz’a giden yola kendi taşlarını döşemek. Darbe temizliği yani!..

Kurunun yanına yaşları katmak.

O tarihten bu yana, her kademede “FETÖ’cü temizliği” ile uğraşmaktayız. Manzaraya bakılırsa, ne kadar süreceği, ne kadar “başarılı” olunacağına ilişkin kuşkular var. Ama mutlaka “başarılı olunması gereken” bir harekat…

Yanı sıra, aynen ve benzer diğerlerinde olduğu gibi ;

-Kurunun yanına yaşı da karıştırıp ateşe verme (geleneği) endişesi de!..

Unutulmasın ki, böyle bir durum, 15 Temmuz miladını olumsuz sonuçlara götürür…