Gelişim ve değişimler

Abone Ol

Tarihsel dönemler içinde ekonomiyi, sosyal ve kültürel davranışları, hatta inanç biçimlerini kendi döneminin üretim ve insan ilişkileri çerçevesinde tarihsel koşullar belirler dersek yanlış bir şey söylememiş oluruz. Avcı-Toplayıcı dönemde sürü biçiminde yaşam, sınırlı insan sayısı ile sürekli yer değiştirerek sürdürülmüş ve doğa kaynaklı korku, animizm ve paganizmi yaratmıştır. Neolitik dönem, toprağa yerleşimi, onu işlemeyi, günlük gereksinimden artanla “artı ürün” yaratmayı ve ölmüş atalara tapınmayı icat etmiştir. Daha ileri dönemlerde topluluklar büyümüş, çok tanrılı dinler, Tarım-Din İmparatorlukları ve son aşamada tek tanrılı dinler ortaya çıkmıştır. “Endüstri Dönemi” milliyetçilik ideolojisini, ulusal devletleri; “Bilişim Dönemi” insanların eşitliğine dayalı demokratik ideolojiyi yaratmıştır. Bütün bu dönemler, arkalarında yatan çok uzun bilimsel ve teknolojik değişme ve gelişme süreleri sonunda toplumların bu sürece ayak uydurma zorunluluğundan doğmuştur…

Ülkemizde de 23 yıllık AKP iktidarında gelinen noktada, tek adam yetkisi ve gücü ile yönettiği bu dönemin sonunda Türk milleti çok önemli bir “gelişim ve değişim süreci” yaşamaktadır. Ülkenin önemli bölümü, bu süreç içerisinde adeta “vatandaşlık ve yurttaşlık” derslerinde yüksek lisans yapmaktadır. Atatürk Devrimleri’nin ve Cumhuriyet’in daha iyi ve daha güzel bir dünyaya giden yolun mihenk taşları olduğunu bu yıllar içinde anlamıştır. Demokrasi olmazsa ekonominin düzelemeyeceğini bu süreçte kavramıştır. Yargı, yasama, yürütme sacayağının ne manaya geldiğini, “dördüncü kuvvet medya” sözünün ne ifade ettiğini bu dönemde sökmüştür. Eğitim denilen, eğitimci denilen meselenin nasıl bir yaşamsal sorun olduğunu bizzat deneyimlediği örneklerle yaşayarak çözümlemiştir.

Gerçek şu ki, bu yirmi seneyi aşkın süre içinde vatandaşın çoğunluğu, “ne olursa neler olmaz”ı gözleriyle gördüğü, bedeniyle, zihniyle yaşadığı bir rönesans, bir aydınlanma yılları yaşamaktadır. Eskiden aileler üniversiteyi kazanan çocuğunu devlet yurtlarına yerleştirmek için torpil arardı; şimdi tarikat yurtlarından koruma mücadelesi veriyor. Artık eğitimli beyinler yurtta iş aramıyor, doğrudan yurt dışına kaçmaya bakıyor. Şimdi devlet ormanı köylülerden korumuyor; köylüler, ormanının devlet tarafından yağmalanmasını önlemek için savaşıyor. Hani “taç giyen baş akıllanır” diye bir atasözümüz vardı ya; biz onun anlamını değiştirdik. Tacı yönetenler değil, artık yönetilenler giyiyor…