İsmiyle ürkütüyor tarihiyle büyülüyor.... işte Şeytan Kalesi'nin hikayesi

Üç tarafı dimdik uçurumlarla çevrili olan ve sadece tek bir yönden ulaşılabilen bu stratejik konumu nedeniyle kaleye "Şeytan Kalesi" adının verildiği sanılıyor. Halk arasında ise kalenin ele geçirilememesi, buradaki savaşçıların yenilmezliğinin kötü ruhlarla veya şeytanla bağlantılı olduğuna dair mistik bir inanç ve efsane dolaşıyor.

Günümüze oldukça sağlam ulaşan, 161 x 93 metre ebatlarında ve simetrik olmayan bir plana sahip olan kale, üç kuleye sahiptir ve bunlardan biri halen ayaktadır. Tarihi Belirsizlik: Kalenin Urartular zamanında inşa edildiğine dair iddialar olsa da, tarihi kaynaklar kalenin erken orta çağ kalesi olması gerektiğini işaret ediyor.

Osmanlı'ya Geçiş: En kesin tarihi bilgi, Gürcü prensliği Samtshe-Saatabago ile ilgili Meshuri Matiane adlı vakayinameye dayanıyor. Kayıtlara göre, 16. yüzyılın ikinci yarısında (1561-1587), Samtshe-Saatabago hükümdarı II. Manuçar, Lala Mustafa Paşa ile anlaşarak Şeytan Kalesi'nin de dahil olduğu altı kaleyi Osmanlı İmparatorluğu'na teslim etti. Kale, bu tarihten itibaren Osmanlı döneminde de aktif olarak kullanıldı.

Kalenin hemen yakınında, eski adı Rabat olan ve bir zamanlar ticaret merkezi olan bir yerleşim alanı da bulunuyordu.

Geçmişin izlerini taşıyan kalede, 14. yüzyılda inşa edilmiş, Aziz Stefan’a adanmış tek nefli bir kilisenin kalıntıları dört duvar halinde görülebiliyor. Ayrıca kalede sarnıç ve dereye inen gizli merdiven basamakları da günümüze ulaşan kalıntılar arasında.

Günümüzde ışıklandırılarak gece de görünür hale getirilen Şeytan Kalesi'ne, araç yoluyla seyir tepesine kadar ulaşım sağlanmakta, sonrasında ise patika yolla zirveye çıkılabilmektedir.