Bir balıkçı kasabası. Gün doğarken, kadınlar, çocuklar eşlerini denize uğurluyorlar. Şans öpücüğü veriyorlar. Çünkü tutulacak balıklar onların geçim kaynağı. Sert rüzgar yelkenleri dolduruyor, gemiler ufukta kayboluyor. Balıkçılar için gün bereketli geçiyor. Ancak akşam dönerken şiddetli bir fırtına çıkıyor...
............
Fırtına öyle büyük ki, göz gözü görmüyor. Kadınlar, çocuklar sahile koşuyorlar dua etmeye başlıyorlar. Gözlerde yaş, kalplerde endişe var... O sırada kasabanın en tepesinde bulunan bir evin yandığı görülüyor. Kadınlar ve çocuklar yangını söndürmek için tepeye koşuyor. Ama nafile... Fırtına alevleri öyle azdırmış ki, kimse yanına yaklaşamıyor. Endişe ve acı ikiye katlanıyor...
...........
Bu sırada sahildeki bir çocuk 'Gemiler dönüyor, gemiler dönüyor' diye bağırıyor. Herkes sahile koşuyor. Acının yerini mutluluk alıyor. Bu kez gözler sevinçten yaşarıyor... Gemiler yanaşıp, erkeklek indiğinde bir sevinç yumağı yaşanıyor. Herkes birbirine sarılıyor. Ancak evi yanan kadın üzgün. Kocasına tepeyi gösteriyor. 'Yangın çıktı, evimiz yandı' diyor...
...........
Adam tepeye bakıyor... Gülerek 'İyi ki o ev yandı' diyor. Kadının şaşkın bakışları arasında devam ediyor ' Fırtına da yolumuzu kaybetmiştik. Alevler sayesinde kıyıyı bulabildik. Bu ev yanmasaydı, biz şimdi burada olamazdık...'
.............
Evet, 15 Temmuz akşamı da bombalar atıldı, yangınlar çıktı. Nice canlar yandı. Ama bu hainlerin yüzünü ortaya çıkardı. Ve bu sayede Türkiye birbirine sarıldı...