Günlük yaşamda en sık kullanılan felsefi kavram belki de “etik” sözcüğü olsa gerek. Aynı anlamı taşımasalar da genelde “ahlak” kavramıyla eşdeğer olarak ele alınıyor. Oysa etik, insanların davranışlarını değerlendiren, neyin doğru neyin yanlış olduğunu sorgulayan felsefi bir disiplindir. Yunanca “ethos” kelimesinden türemiştir ve ahlaki değerler, ilkeler ve kurallar bütününü ifade eder. Ahlak ise toplumun genel olarak benimsediği davranış kurallarıdır; kültürden kültüre, toplumdan topluma değişiklik gösterebilir. Etik, bu ahlaki kuralların felsefi olarak sorgulanması ve temellendirilmesidir. Yani etik, ahlaki değerlerin nedenlerini, temellerini ve evrenselliğini inceler. Belirli bir topluma değil, tüm insanlığa uygulanabilecek doğru ilkeleri bulmaya çalışır. Etik normatiftir ve ne olması gerektiğini söyler; sadece tanımlamaz, yön gösterir. Bundan yaklaşık 2400 yıl evvel Aristoteles “ethika” konusunu ilk dillendiren kişiydi. Ona göre insan toplumsal bir canlıydı ve birlikte yaşamak zorundaydı. İşte toplu yaşamın kurallarını etik değerler düzenlemeli, böylece bu sözcük siyaset biliminin bir parçası olarak ele alınmalı ve insanın nihai iyiliğini keşfetme çabasını içermeliydi…
“Siyaset” sözcüğü aslında eski dilde atın idare edilmesi anlamına gelmektedir. “Seyis” de buradan türemiş olsa gerek. “Politika” sözcüğünü ise yanlış olarak “çok yüzlü” olarak ele alıyoruz. Önce bu yanlışı düzeltelim. “Poli” Yunanca “çok” anlamında ama “tika” yüz manasına gelmiyor. Politika şehir anlamındaki “polis” sözcüğünden türemiş ve şehir yönetimi ile ilgili demek oluyor. Politika sözcüğünün yanlış olarak “çok yüzlü” ya da “iki yüzlü” yakıştırmasıyla anılmasının da elbet bir nedeni var ve tamamen siyasetçilerin genel tutum ve davranışlarından kaynaklanıyor. Bir zamanlar “düşman” olarak gösterilen bir şahıs gün geliyor aynı politikacı tarafından “baş tacı” edilebiliyor. Ya da adamı terörist diye yılarca içeride yatırıyorsun gün geliyor onun içeride olması çıkarlarına aykırı geliyor, nasıl yapsam da salıversem diye kıvranıyorsun. Oysa şahıs aynı kişi, yani değişim bir zamanlar şeytanlaştırılan sonra baş tacı edilen kişi de değil. Politikacı sadece çıkarına ilişkin tavır alabilmek için bu sert dönüşleri yapabiliyor. Ve siyaset mutlaka belirli evrensel ahlaki kurallar içinde yapılmalı, insanların tümünün iyiliğini kapsayabilmeli diye düşünen ve siyasette ilk “etik” kuralları ortaya koyan Aristoteles çağlar ötesinde mezarında ters dönüyor…