Tarlada kilogramı 15 ile 20 lira arasında satılan kabaklar, hem yerel hem de diğer illerden alıcı buluyor. Olgunlaşan kabaklar elle toplanarak römorklarla taşınıyor, ardından kalitesine göre 1., 2. ve 3. sınıf olarak sınıflandırılıp saman serili alanlara tek tek diziliyor.
“Kestane kabağı baklavadan bile iyidir”
55 yıldır balkabağı üreticiliği yapan 67 yaşındaki Rahmi Kılıç, üretim geleneğini şöyle anlattı:
“Biz 55 seneden beri ata tohumu olarak ekiyoruz. Kestane kabağı diye geçer; kestane şekeri nasıl oluyorsa bizim kabağımız da öyle olur. Baklavadan bile iyidir. Organik, çok güzel tatlısı, haşhaşlısı, böreği ve çorbası yapılır. Hava bu yıl çok kurak geçti, fiyatlar biraz düşük. Yine de 15–20 lira arası satıyoruz. Birinci sınıf kabaklar İstanbul, Ankara ve Sakarya’ya gider. Yıllarca bizden gitti, şimdi marka da aldık, tescil sürecindeyiz.”
“Kabak üretimi zordur ama bereketlidir”
Kılıç, üretim sürecinin zahmetli olduğunu vurgulayarak, “Kabak üretimi zordur. İki yıl önceden hazırlık yapılır. Aynı tarlaya her sene ekilmez; dönüşümlü olarak buğday veya arpa ekilir. Hayvan gübresiyle besleriz, tamamen organiktir. Fazla hastalık olmaz, kendi kokusundan dolayı böcek gelmez,” diye konuştu.
“Psikolojiye iyi geliyor”
Hasat yapan genç çiftçilerden 37 yaşındaki Semih Eken ise, Kızılinler kabağının sadece lezzetiyle değil, psikolojik etkisiyle de bilindiğini söyledi:
“Köyümüz kabağıyla meşhurdur, toprağı çok uygundur. Hasadımız bereketli geçti. Biz bu ürünü yıllardır ekiyoruz, diğer köyler ekmezken bile biz devam ettik. Ailem yıllardır kabaktaki hastalıkları kokusundan anlar. Kabağın sindirimi düzenlediğini, tahin ve cevizle birleşince mükemmel bir tat verdiğini düşünüyorum. Hatta insanın gerçekten psikolojisini düzelttiğine inanıyoruz.”