Kökoğlu, olayın ihmaller zincirinin sonucu olduğunu vurgulayarak, “Bu memlekette işçinin yalnızca emeğinin değil, canının da hiçbir güvencesi yok. Patlamanın ardından ortaya çıkan bilgiler, denetimsizlik ve göz yummanın nasıl ölüm getirdiğini açıkça gösteriyor. İşçilerin canı pahasına üretim sürdürülüyor, patronlar servetlerine servet katıyor” dedi.
Patlamada yaşamını yitiren 6 kadın işçiden 3’ünün çocuk olduğunu hatırlatan Kökoğlu, “Hepsi yevmiyeli, sigortasız ve güvencesiz çalıştırılan emekçilerdi. İşletmenin çalışma ruhsatı yoktu, yangın söndürme planı bile bulunmuyordu. İşçilerin kaçma şansı dahi olmadı. Bu, açıkça bir cinayettir! Sorumlusu yalnızca işletme sahipleri değil; denetim görevini yerine getirmeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, SGK ve belediyelerdir” ifadelerini kullandı.
Kökoğlu, çocuk işçiliğine de dikkat çekerek, “Ağrı’da ayçiçeği hasadı sırasında biçerdöverin altında kalan 14 yaşındaki Nursefa Samur’un ölüm haberini aldık. Oysa onun okulda olması gerekiyordu. İSİG Meclisi verilerine göre bu yıl Kasım ayı itibariyle 77 çocuk işçi yaşamını yitirdi” dedi.
Kadınların, çocukların ve işçilerin emeğinin yok sayıldığı bir düzenin sürdüğünü ifade eden Kökoğlu, “Saray düzeni istiyor ki kadınlar ucuz iş gücü olarak çalışsın, evde aileye işte patrona biat etsin, sesini çıkarmasın. Tokat’ta haklarını arayan Şık Makas işçilerine yapılan polis saldırısı ve sendika temsilcisi Buse Kara’ya verilen ev hapsi bunun göstergesidir” diye konuştu.