Eleştirenle birlikte büyüme yerine eleştireni cezalandırma...

Abone Ol

Parti içinde, partiye hükmedenler, muhalefeti susturup tek bir merkezden yönetimi dayatmak için “Şimdi birlik beraberlik zamanı” söylemini büyük bir fırsat olarak görüyor.

***

Birlik beraberlik vurgusu ile eleştirel sesler “zamanı değil” ya da “iç kavga lüksümüz yok” olarak etiketleniyor.

***

Böylece farklı fikirlerin tartışılması engelleniyor, karar alma süreçleri dar bir çevreyle yürütülüyor ve yönetim merkezi konumda olanların tercihleri resmen hükmeder hâle geliyor.

***

Bu model, başlangıçta istikrar sağlıyor gibi görünse de uzun vadede demokratik katılımı, yeniliği ve çoğulculuğu zayıflatıyor.

***

Sonuç olarak, parti içi muhalefeti “Şimdi birlik beraberlik zamanı” gibi söylemlerle susturup sindiren ve bunu fırsat bilerek yönetim tarzını günbegün merkezileştiren yapı; demokrasi, katılım ve çoğulculuk değerlerinden giderek uzaklaşıyor.

***

Böylelikle yönetim tarzı artık yalnızca çoğunluğun değil, merkezi konumda olanların tercihleriyle ilerler hâle geliyor.
Bu da siyasette “eleştirenle birlikte büyüme” yerine “eleştireni cezalandırma” biçiminde bir modelin yerleşmesiyle sonuçlanıyor.

***

Eskişehir kongresinin de içinde olduğu kongreleri baz alıp ortaya çıkan tabloya baktığımızda CHP, merkezi konumda bulunanların tercihlerinin esas alındığı bir konuma sürüklenmeyi sürdürüyor...
Çoğunluk ise “Şimdi birbirimizle yarışmanın sırası değil. Şimdi birlik beraberlik zamanı.” söylemlerinin baskısı altında yutkunarak susuyor, susturuluyor...

ÇOCUKLARI DEĞİL, DÜZENİ YARGILAYIN!

2024’te Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, güvenlik birimlerine gelen ya da getirilen çocukların sayısı 612.651’e çıkmış.

***

2023’e göre %9,8’lik artış var.
Bu rakamın yaklaşık 280 binini mağdur çocuklar, 200 binini ise suça sürüklenen çocuklar oluşturuyor.

***

Bu çocuklar suç işlemeye “kayıtsız gönüllü” başlamadı; ihmalin, yoksulluğun, adaletsizliğin ve umutsuzluğun içinde büyüdüler.
Mağdur çocukların büyük bölümünde “yaralama”, “cinsel suç”, “göçmen kaçakçılığı” gibi ağır olaylar yer alıyor.

***

Suça sürüklenen çocukların ise %40,4’ü “yaralama” suçundan işleme alınmış; ardından hırsızlık, uyuşturucu gibi diğer suç türleri geliyor.

***

İşte bu tablo bize şunu söylüyor: Hedef, çocuklar “fail/fail adayı” olarak görülmemeli.
Hedefimiz, onları bu bataklığa iten şartları daha doğrusu bu düzeni sorgulamak olmalı.
Çünkü suç, çoğu zaman bireyden önce toplumsal zeminde filizleniyor.
Çünkü onlar, ceza kurumlarının ya da gözaltı listelerinin değil; hak ettikleri yaşamın, korunmanın ve umudun içinde olmalı.

BİRİNİN BİLE GIKI ÇIKMIYOR...

Beylikova’daki Nadir Toprak Elementleri maden sahası üzerinden açıklama üzerine açıklama yapan Eskişehir'deki AK Partililer:

***

-Mehmet Cengiz’e ait Eti Bakır Şirketi’nin, Mihalgazi ve Tepebaşı sınırları içinde kalan alanda siyanürlü altın madeni işletmek için ÇED olumlu raporu almasına,

***

-Altın aranacak 509 hektarlık bölgenin 397 hektarlık bölümünün ormanlık alan olmasına,

***

-Şirketin 361 hektarlık alanda fiziki çalışma yaparak 57 bin ağacı kesecek olmasına,

***

-Bu arama işlemi için binlerce ton dinamit kullanılacak olmasına,

***

-Arama işlemi boyunca Eskişehir’in ihtiyacının katbekat üzerinde su kullanılacak olmasına,

***

-Çıkartacağı madeni topraktan ayırmak için 5 bin ton siyanür kullanacak olmasına ses dahi çıkartmıyor, iyi mi?

***

-Beylikova’daki Nadir Toprak Elementleri maden sahasının Türkiye’yi kurtaracağı yönünde açıklama üzerine açıklama yapan AK Partililerin, Eskişehir’in doğası ve kaynaklarını yok edecek olan Mihalgazi’deki altın madeni için gıkı dahi çıkmıyor...