Önümüzdeki Pazartesi günü Öğretmenler Günü’nü kutlayacağız.
Birçok mesleğin kutlama günü var ama öğretmenlerimizinki çok daha anlamlı.
Bilgilendirmenin ötesinde bizleri “yaşama hazırlayan” öğretmenlerimize minnet borçluyuz.
Hepimizin anılarında öğretmenlerimizle ilgili çok güzel bölümler var.
…
Çok kutsal bir mesleği sürdüren öğretmenlerimiz büyük bir özveriyle görevlerini yapıyor.
Ancak sevgili öğretmenlerimizin ne yazık ki günden güne artan sorunları var.
Bana göre en önde gelenlerinden biri, “öğretmenlik mesleğinin hızla itibar kaybetmesi” sorunu.
Yapılan araştırmalar da öğretmenlik mesleğinde yıllara göre itibar kaybı yaşandığını ortaya koyuyor.
Geçmişte yolda karşılaşıldığında mahalle sakinlerinin önünü ilikleyerek selamladığı öğretmenlerimiz, aynı toplumsal saygınlığı artık görmüyor.
…
Erken Cumhuriyet döneminde öğretmenler “modern toplumun inşasında” önemli bir görev üstlendiler.
Öğretmenler, okuma-yazma ve genel gelişmişlik seviyesi kentlere göre daha düşük olan köylerde aydınlanmanın temsilcisi olarak büyük bir kabul gördüler.
Bugünlerde ise tablo çok farklı.
Diğer yandan “itibar kaybetme sorununun” neredeyse tüm meslekler için geçerli olduğunu söylediğinizi duyar gibi oluyorum.
Son dönemde, en yüksek mertebeden yapılan bazı açıklamaların da etkisiyle örneğin doktorlar, hâkimler, askerler de aynı yıpranmışlıktan ne yazık ki payını almış durumda.
…
Öğretmenliğin “mesleki ve sosyal statü kaybını” etkileyen bazı unsurlara dikkat çekmek gerekli.
Son yıllarda eğitim sisteminin;
Dincileşmesi
Piyasalaşması
Öğretmenler için koşulları çok daha olumsuz hâle getiren önemli gelişmeler.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın laik eğitim çizgisinden uzaklaşan uygulamaları,
Müfredatın gerici anlayışla değiştirilmesi,
Diğer yandan eğitim hizmetinin kamu hizmeti olmaktan çıkarılıp metalaşması süreci de mesleğin itibarını olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor.
…
Kamuda aynı görevi yapan öğretmenlerin kadrolu, sözleşmeli gibi farklı statülerde görev yapması başlı başına bir sorun.
Güvenceden yoksun, çok düşük ücretle çalışan sözleşmeli öğretmenler hak arayışını sürdürüyor ancak sonuç alabilmiş değiller.
Aynı şekilde özel okullarda, dershanelerde görev yapan öğretmenler de kapitalizmin kendilerine dayattığı sınırları aşamıyor.
Öğretmenler geçim sıkıntısı yaşıyor.
İktidara yakın sendikanın öğretmenler üzerindeki baskıları ve atamalarda yaşanan haksızlıklar da çalışma barışını olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor.
…
Nitelikli öğretmen yetiştirme konusu da ayrı bir başlık olmayı hak ediyor.
Bakanlığın “Akademi” uygulamasının devamında atamaların yapılıp yapılmayacağı ya da hangi özlük hakları tanınarak olacağı ile ilgili belirsizlik sürüyor.
Ayrıca sayıları 1 milyonu geçen “Atanmayan Öğretmenler Sorunu” çığ gibi büyümeye devam ediyor.
Atanmayan öğretmen sayısı ortadayken Eğitim Fakültelerinin bu yıl da kontenjanlarının yüzde 90 seviyesinde dolmuş olması ise anlaşılır gibi değil.
YÖK’ün öğretmen yetiştiren fakültelerle ilgili hâlâ gerçekçi bir değerlendirme yapmadığı ortada.
…
Böylesine zor bir tablo ortadayken,
Millî Eğitimin temel taşı olan öğretmenlerimizin sorunları artık göz ardı edilmemeli.
Geleceğimizi yetiştiren öğretmenlerimizin hak ettiği “iyileştirmeler” en kısa sürede çözüme kavuşturulmalı.
…
Gelecek nesilleri şekillendiren öğretmenlerimizin günü kutlu olsun.