Dini ve İnsani Yükümlülüğünüzün Gereğini Yerine Getirin!

Abone Ol

Kar, kış, kıyamet..

Zor bu mevsim hem insana hem hayvana..
Yaşam savaşı sokaklarda, dağlarda, bayırlarda.
Ah! İsteği dışında dünyaya gelmek yok mu?
Sana verilen, sırtına yüklenen bedeni son nefesine kadar taşımak yok mu?
Zor! Çok zor!..
Hele bir de sevilmiyorsan, horlanıp, aşağılanıp, istenmiyorsan
Boynun bükük, gözlerinde hayal kırıklığı
İçindeki sevgiyi, sadakati kimselere anlatamıyorsan
Sen! HAYVANSAN!
Zordan da öte ıstırap, bitmeyen kabus..
Bu yükten ancak son nefesini vererek kurtuluyorsan
Sen HAYVANSAN!..
 
     Evet karakış kötü bastırdı, sokaklarda yaşam mücadelesi veren patili dostlarımız, kanatlı canlarımız için zor günler bu günler. Ama doğa hükmünü sürer, mevsimin gerekleri asırladır olduğu gibi yaşanır işte. Olsun; barajlarımız boş, susuzluk kapıda diye çok ağlaştık, şimdi yağan kar barajları doldurdu, sıcak yaz günlerimizde serinleyecek suyumuz eksik olmayacak, ne güzel.
     Yapacağımız tek şey, soğuk günlerde vicdanımızı, insanlığımızı sıcak tutmak. Bunu başarabilirsek ki bu insanlığın gereğidir, işte o zaman en az zayiatla atlatırız karı, kışı, kıyameti..
     Bu bağlamda, geçtiğimiz Cuma günü, Diyanetin talimatıyla camilerde Cuma hutbesinde bir güzellik yaşanmış, hayvanlara vicdanlı olmak adına vaaz verilmiş tüm ülke çapında, ne güzel. Bu tür vaazların sıklıkla yenilenmesi yönünde beklentimiz. Hutbenin başlığı, “ Hayvanlara merhamet: Dini ve İnsani sorumluluğumuz” şeklinde. Hutbe şöyle:
““Muhterem Müslümanlar!
     Bir gün Peygamber Efendimiz, çölde susuz kalan bir köpeğe kuyudan ayakkabısına su doldurup içiren bir adamın Allah’ın rızasını kazandığını ve günahlarının bağışlandığını anlatmıştı. Ashâb-ı kirâm, “Ey Allah’ın Resûlü! Hayvanlara yaptığımız iyilikler için de mi sevap var?” diye sorunca Peygamberimiz şöyle buyurmuştu: “Her canlıya yapılan iyilikte sevap vardır.”
     Bir başka gün ise Peygamberimiz (s.a.s), bir kediye kızıp onu hapseden ve açlıktan ölmesine göz yuman bir kadının Allah’ın azabını hak ettiğini anlatmıştı. Zavallı hayvana yaşama hakkı tanımayan merhametsiz kadının, Cenâb-ı Hakk’ın gazabına uğradığını ifade etmişti. Zira her canlıya yapılan eziyetin de bir günahı ve ilâhî cezası vardı.
Aziz Müminler!
     Kâinattaki her varlık gibi, hayvanlar da Yüce Allah’ın varlığına ve kudretine delil olarak anlam taşır. En küçüğünden en büyüğüne kadar her hayvan, Allah’ın eseri olarak değerlidir ve O’nun tarafından insana emanet edilmiştir. İnsanoğlu, hayvanlara karşı insaflı, şefkatli ve merhametli olmakla mükelleftir.
     İslam, hayvanlara zulüm ve işkence anlamına gelen, onları yaratılış amacına aykırı biçimde zorlayan her türlü davranışı yasaklar. Resûl-i Ekrem (s.a.s), bir hadisinde bizi şöyle uyarır: “Hiçbir kimse yoktur ki bir serçeyi yahut ondan daha büyük bir canlıyı haksız yere öldürsün de Yüce Allah ona bunun hesabını sormasın!”
Kıymetli Müslümanlar!
     Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve gökyüzünde iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi sizin gibi birer topluluktur.” Evet, hayvanlar da tıpkı bizler gibi yeryüzünün sakinleridir. Onların da yaşama, korunma, barınma gibi temel hakları olduğunu unutmayalım. Varlık âlemine sevgi, şefkat ve ibret nazarıyla bakalım. Hiçbir canlıyı incitmeyelim. Özellikle kış şartlarında hayvanlara karşı daha duyarlı olalım. Dinî, vicdanî ve insanî sorumluluğumuzu yerine getirerek Rabbimizin rızasına talip olalım.””
     Dinimizin buyruğu açık; Hiçbir canlıyı incitmeyelim diyor. Sizlerde lütfen sözde değil gerçekte Müslüman olun, Cuma namazından çıktıktan sonra sokak canlarının yemek ve su kaplarına tekme atmayın! Şu soğuk kış günlerinde sığınabilecekleri alanlar yaratın, mevcut olanları yok etmeyin.