Senenin son günlerinde biz hayvan hakları savunucularının içini bir nebze de olsa ferahlatan bir karar çıktı Danıştay'dan: Türkiye Hayvanları Koruma Vakfı’nın açtığı dava sonucunda, Danıştay 10. Dairesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın, “Sahipsiz ve Tehlike Arz Eden Hayvanlar” genelgesini hukuka aykırı bularak iptal etti.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın genelgesi, yaşam hakkı savunucuları tarafından, sokak hayvanlarının toplanarak barınaklara kapatılmasıyla doğal yaşam alanlarından koparılması ve çoğu zaman kötü koşullarda yaşamaya zorlanması nedeniyle doğal olarak tepki görmüştü. Ayrıca çeşitli ırkları “tehlikeli” ilan ederek 7/24 denetime tabi tutmasıyla hayvanların doğrudan ırkları üzerinden damgalanması ve ayrımcılığa uğraması da genelgenin karşı çıkılan bir diğer noktası olmuştu. Genelge, hayvanları korumak yerine yaşam alanlarını daraltarak hayvanların haklarını ikincil hale getirdiği için de eleştirilmişti. Yaşam hakkı savunucuları, belediyelere verilen talimatlarla sokak hayvanlarının toplumla birlikte yaşamasının değil, sokaktan uzaklaştırılmasının hedeflenerek onların kamusal yaşamdan dışlanmasına neden olacağı için de genelgeye karşı çıkmıştı.
Hal böyle olunca pek çok belediye, küpeli, kısırlaştırılmış köpekleri de toplayıp var olan ya da olmayan(!) barınaklara almaya başladı. Onca yıldır bu kulvarda emek veren, çaba sarf eden pek çok can dostu arkadaşımın da dillendirdiği gibi bugüne kadar patili dostlarımıza böyle bir zulüm, acı, işkence yaşatılmadı açıkçası. Doğmalarının önüne geçilmeyen günahsız masumlarımız, çok kötü şartlarda derdest edilip ölüm kamplarına istiflenmeye başlandı. Orada, o kötü şartlarda, uzun süreçte acılar içinde ölmelerinin dışında, ne yazık ki bazı yerel yönetimler tarafından da ötenazi yoluyla canları alındı.
Valilikler, kaymakamlıklar devreye sokuldu; belediyelere bir nevi talimatlar yağdı. Sonuç? Malum içler acısı olaylar; denetimsiz koşullar, kamuoyuna yansıyan katliam görüntüleri. “Tehlike arz eden hayvan” gibi ucu açık bir kavramla sokaktaki her can potansiyel hedef haline getirildi. İşte tam da burada Danıştay bu oyunu bozdu. Durun! Yetkiniz yok dedi!
Şimdi bizler de diyoruz ki, görev belediyelerimizde. Genelge var, emir aldık söylemine sığınmadan bundan böyle keyfi toplamalara, kasıtlı şikayetlerle aykırı şekilde toplamalara bir an önce bir son vermeleri gerekir. Takipteyiz!
2026 yılında her şey olamazsa bile çok şeyin güzel olmasını dilerim.