-Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi bu “sıcak cendereden” çıkacak Genel Başkanı Özgür Özel’in belirlediği hedefe yürüyecektir.”
Bu uzunca cümle, bir önceki yazımın son paragrafına yazdığım yüklemidir.
O yazının başlangıç paragraflarında ise sonbaharın başlangıcı sayılan Eylül sıcaklarından ve siyasetin giderek alevlenen “harlı ateşinden” söz etmiştim! Bir kişisel yakınmamı ekleyerek:
-Haftada iki yazı yazan biri olarak, her gün yazan meslektaşlarımın yetişemediği gündemi ben nasıl yakalayabilirim ki!..
Öyle ya, memleketin normal zamanlarında yazacak gündem bulmakta zorlanan biz “köşe kadıları” gün değil, saat başı değişen gündem karşısında ne yapabilirdik ki?
***
Yazıyı böyle noktalamış, bugünü de daldan dala sekerek tamamlayıp yazı işlerine postalamanın rahatlığı içindeyken, ekranlarda bir alt yazı:
-CHP’nin İstanbul il yönetimi asliye hukuk mahkemesi kararıyla görevden alındı, yerine beş kişilik bir duyuru heyeti atandı!..
Neler olmuyor ki!..
Neler olup bittiğine ve daha olacağına çoğu kişi gibi “alışmaya çalışan” biri olarak yukardaki soruyu kendime sormadan edemeden “kendime gelmeye” çalışarak sakinleşmeye çalıştım. İlk aklıma gelen şuydu;
-Sen istediğin kadar rahatla. Senin Çarşamba yazısı, tasarımcı kızımız Selvin daha editöre göndermeden boşa çıkmıştır!.
Yapacak bir şey yoktu da, belleğim beni bir 6 ay öncesine götürecekti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 19 Mart’ta olanları “Bu bir hukuksuz sivil darbedir” çıkışı ile duyurduğu güne ve daha ötesine.
Daha ötesinde Türkiye’nin nüfus olarak en büyük ilçesinin belediye başkanı Ahmet Özer’in gözaltı sonrası tutuklanması günlerine… Ardından, bürokratlarla birlikte diğer ilçelerin belediye başkanları. O günlerde öngörülü siyaset bilimcileri ve kimi yazarlar hafiften seslendirmeye başlamışlardı:
-Bunun sonu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na kadar gidecek gibi!..
Tam da 15.5 milyonla CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilmesinden bir gün sonrasının sabahında İmamoğlu Silivri Zindanına gönderilecektir.
Sırada CHP ve Özgür Özel mi var?
Gönderilecektir zira, ölesiye dek iktidar olmak ve Cumhurbaşkanı kalmak isteyen Recep Tayyip Erdoğan’ın (Bütün anketlere göre) seçimde en büyük rakibi İmamoğlu’dur.
Ekrem Bey, bu şekilde pasifleştirilmek ve adaylıktan “vazgeçirilmek” istenirken karşısına bir “direnç odağı daha çıkacaktır;
-CHP ve onun genç Genel Başkanı Özgür Özel ve ekibi…
19 Mart darbesinden sonra hemen harekete geçen Özgür bey, önce bir haftalık “direniş eylemleri” ile Saraçhane’ye yerleşip, İBB’ye kayyumların çöreklenmesi girişimini püskürttükten sonra, hızını alamayıp (!) her hafta içinde İstanbul’un bir ilçesinde, hafta sonları da Türkiye’nin dört bir yanındaki illerde, kendi tanımlamasıyla;
-Eylem koymaya, iktidarın belediyeler operasyonunu ‘boşa çıkartmaya’ başlayacaktır.
Eylem yerleri de son seçimlerde sayısını ikiye katladığı İstanbul ilçeleri ve Anadolu’da AKP’lilerin “Kalemizdir” dediği il belediyeleri…Katılımcıların on binleri, yüz binleri aştığı bu mitinglerin ana teması ilginçtir;
-Adayımı bırak, sandığı önüme getir!...
***
Erdoğan ve Bahçeli baktılar ki laf anlamıyor Özgür Bey, “Ne işin var miting meydanlarında, bizim gibi otur Ankara’da siyasetini oradan yürüt” demeye başladılar. Gördüler ki o “naçizane tavsiyeye” kulak asmıyor, bu kez hedef büyüttüler:
-İlk hedefimiz Cumhuriyet Halk partisi ve Genel Başkanı Özgür Özel’dir!..
İlk iş olarak iki yıl önce yapılmış CHP il kongresini (yine hukuksuz olarak) yok saydılar. İl Başkanı Özgür Çelik ve ekibiyle beraber tüm işlemleriyle birlikte…
Ellerinde bir kozları (!) daha var;
-15 Eylül’de Kurultay davası!..
***
Tarihi günlerden geçiyoruz. O nedenle ana başlığı sevgili meslektaşım Deniz Zeyrek’in dünkü yazı başlığından esinlendim:
-CHP’nin tarihi Cumhuriyetin tarihidir…
O yazıyı da gelecek yazı günümde irdelemeye karar verdim.
-İlginç örneklerle birlikte...