AK Parti'de 2023 genel seçimleri öncesi İl Başkanı Zihni Çalışkan, Odunpazarı İlçe Başkanı Ali Acar ve Tepebaşı İlçe Başkanı Hakan Çizmecioğlu, milletvekili aday adayı olmak için görevlerinden istifa ediyor...
***
Zihni Çalışkan'ın yerine il yönetiminde bulunan Süleyman Reyhan İl Başkanı olarak atanırken, Ali Acar'ın yerine Odunpazarı İlçe Başkanı olarak Ümit Sezer, Hakan Çizmecioğlu'nun yerine de Tepebaşı İlçe Başkanı olarak Emre Aydın atanıyor...
***
Aradan bir yıl geçiyor ve mahalli seçim öncesi Zihni Çalışkan'ın yerine İl Başkanı olarak atanan Süleyman Reyhan görevden alınıyor, yerine il yönetiminde yer alan Gürhan Albayrak İl Başkanı olarak atanıyor.
***
Mahalli seçimlerin hemen sonrasında Odunpazarı ve Tepebaşı ilçe başkanları olarak atanan Ümit Sezer ile Emre Aydın görevden alınıyor, yerlerine Odunpazarına Engin Vural ile Tepebaşına Muhammed Ali Kaya İlçe Başkanları olarak atanıyor...
***
Geçtiğimiz haftalar içinde bu kez, yine Odunpazarı ve Tepebaşı ilçe Başkanları olan Engin Vural ile Muhammed Ali kaya görevden alınıyor, yerlerine ise önceki gün Odunpazarı'na Mustafa Kemal Bandırma, Tepebaşı'na ise Serhat Tunç İlçe Başkanları olarak atanıyor...
***
Kısacası, iki yıl içinde AK Parti Eskişehir'de görevden almalar ve atamalar gırla gidiyor...
AK Parti Eskişehir'de resmen, görevden alınanların yerine atananların yine görevden alınarak yerlerine başka atamaların yapıldığı bir sarmalın içine düşmüş vaziyette.
***
Önce görev veriliyor, sonra görevden alınıyor.
Ardından yine görev veriliyor, yine görevden alınıyor...
AK Parti Genel merkezi Eskişehir'i iki yıldır resmen “Al gülüm ver gülüm” tahtasına çevirmiş...
Görevden alıyor, göreve atıyor.
Alıyor-atıyor! Alıyor-atıyor!
Eskişehir'deki AK Partililer de görevden alınana teşekkür edip, yerlerine atanana “Hayırlı olsun” demekten helak oluyor!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
KALDIRIMLARIN ÜZERİNE BAKIN YETER...
"Kentlerin modernliği, kaldırım yüksekliği ile ölçülür" diye bir tanım var.
Bu aslında son derece isabetli bir tanım.
Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından yayımlanan “Şehiriçi Yollar - Yaya Kaldırımı Koruyucu Engelleri - Tasarım Kuralları” el kitabına göre, ideal kaldırımlarda aranacak nitelikler şöyle belirlenmiş:
***
-Yayanın ayağının takılacağı beton veya demir baba veya diğer herhangi bir çıkıntı, bitmiş kaplama taşında topukların girebileceği genişlikteki delikli yüzeylerden kaçınılmalıdır.
·
-Kaldırımların genişliği, elverişsiz hallerde üç metreye kadar inebilir. Ancak bir metreden az olmamalıdır.
-Kaldırımlar üzerinde yürümeye engel olarak çiçeklik, taş, demir, trafik işareti, ilan levhası, ağaç gibi elemanlar, yayaların takılabileceği çıkıntı ve delikler bulunmamalıdır.
-Bordür taşı üst seviyesi, taşıt üst yolu kaplamasından en fazla 15 santimetre yüksek olmalı. Kaldırımların üzeri sökülüp takılır malzemeyle kaplanmalıdır.
***
Bu kriterlere baktığınız zaman Eskişehir'in merkezinde ki kaldırımların çok da fena olmadığını söylemek mümkün galiba…
Ancak…
Kaldırımların üzerinde bulunanlar için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Çünkü…
Hepsinin üzerinde tezgahlardan buz dolaplarına, dubalardan bisikletlere kadar ne ararsan var...
***
Son bir-iki aydır belediyelerin kaldırım işgallerini önleme konusunda yaptığı çalışmalar var.
Ancak bu çalışmaların koordineli ve sürekli olması bu işgallerin ortadan kalkması açısından büyük önem arz ediyor.
Umarız söz konusu bu kontrol ve müdahaleler ara sıra ve göstermelik olmaktan ibaret olmaz...
İşte o zaman kaldırımlar daha nitelikli duruma gelir...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
YAĞLA ÇALIŞAN YÖNETİCİLER...
Bilinen bir hikayedir…
Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel yaptığı bir ziyaretten sonra CHP Genel Merkez binasından çıkar.
Cumhurbaşkanını görmek için parti binasının karşısındaki duvarda bekleyen köylü vatandaşlar, Gürsel'i görünce birden alkışlamaya başlarlar.
***
Bu arada köylülerden biri, heyecanına yenilerek başlar yüksek sesle bağırmaya:
"Yaşşşaaa aslanların aslanı, paşaların paşası, babaların babası, Büyük Reisicumhurumuz, Sayın Gürsel Paşamız, Generalimiz, Kumandanımız, babamız bin yaşşaaaa... Bravoooooooo!"
***
Gürsel, gözlerini hafifçe kısarak sesin geldiği tarafa bakar. Sonra da yanındaki gazeteciye dönerek fısıldar:
"Amma da palavra sıkıyor, değil mi? İnsanın hoşuna da gitmiyor değil hani!"
***
Şu günlerde buna benzer olaylar ülkede ve şehirde yaşanıyor.
Yağ çekilmeyen yönetici kalmıyor.
Çoğu zaman kantarın topuzu da kaçıyor.
Çekilen yağın dozu adeta arşa varıyor.
İşin ilginç yanı, hiçbiri de çıkıp:
-“Yahu kardeşim. O benzettiğiniz kişi olmadığımı, olamayacağımı siz de biliyorsunuz ben de biliyorum. O yüzden bu kadar yağa gerek de yok. Bunu yapmakla beni yüceltmiyor, aksine seviyesiz duruma düşürüyorsunuz. Bana yağ çekmeyin, bana iyilik yapmak istiyorsanız beni eleştirin.” demiyor.
Ne diyelim?
Belki de kendileriyle ilgili bu söylenenleri duymak, gerçek olmasa bile hoşlarına gidiyor.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,