Bir masalımız var

Abone Ol

Gözlerinin ışıltısına vurgun olduğumuz atanmış yetkilinin ekonomik bir programı tanımlamak için; neo-klasik, epistemolojik, heterodoks ve nöro-ekonomi gibi bir araya getirmenin büyük hüner istediği sözcüklerin hepsini bir cümle içinde kullanılarak, liyakatsizliğin liyakate dönüştürülme çabalarını ibretle izlendiğimiz şu günlerde, Nebati’nin o kadar da bitkisel olmadığını gösterebilmek amacını da saklı tutarak, “cambaza bak” ustalığındaki söylemlerle dikkatimiz dağıtılmakta ve ceplerimiz hızla boşaltılmaktadır…
Benim kurduğum bu cümle de fena olmadı hani, Nebati Bakanınki ile kapışır yani. Demek istediğim siz siz olun ve de dikkatli durun! Başınızdaki iktidar çok fena zenginden yana bir iktidar ve sürekli parası olan için çalışıyor. Emeği ile geçinen halkı sever gibi yapıp ama gerçekten seviyor. En çok da yandaşlar sevildiklerini sanıyorlar ki onların durumu daha acıklı. Enflasyon en çok yoksul halkı vurur, bu iktidar bilerek ve isteyerek enflasyonu yüksek tutmakta, uçurum derinleşmektedir.  Her neyse yakın geçmişte Can Ataklı’nın Korkusuz Gazetesindeki yazısından masalımsı bir kurt öyküsü öğrenmiştim, çok öğreticiydi. Size de aktarayım, bilmeyenler de öğrensin…
Bir kurt, koyun veya keçi sürüsüne daldığında sadece bir tanesini alır götürür ancak bütün sürüyü parçalarmış. “Kurt dalmış sürüden” artık hayır gelmezmiş. Sürüsüne kurt girmiş Anadolu köylüsü çöker, biter, açlıkla karşı karşıya kalırmış. Bu durumda köylü, kurttan mutlaka öcünü almak istermiş. Atlarına binerler, köpeklerini, iplerini alırlar, kurt avına çıkar ve en büyük amaçları intikam için onları diri yakalamak olurmuş. Kin bağladıkları, öç almak istedikleri kurda bir fiske bile vurmazlar, kurdu hiç incitmezlermiş. Yakaladıklarının boğazına sağlam bir telle ya da kirişle bir çıngırak takarlar ve kurdu okşayarak, sırtını sıvazlayarak ve sevecenlikle öperek salıverirlermiş. Boğazı çıngıraklı kurt sevinçle koşarak ayrılırmış köylülerden. Ancak çıngıraklı kurt hiçbir canlıya yaklaşamaz olurmuş, çünkü çıngırak sesini duyan her hayvan daha önce kaçar, kurt ise boğazında çıngırak, bozkırlar ve dağlar boyunca boşu boşuna koşar dururmuş. Sonunda kurt dağlarda açlıktan önce yavaş yavaş zayıflar, sonra zayıflıktan güçsüz düşer ve sonunda bağıra bağıra ölürmüş. Kurt ancak aç kalınca anlar, boynuna çıngırak geçirilirken kendisini okşayanların, sırtını sıvazlayanların ve kendisini sevecenlikle öpenlerin niyetini...
Masal bitti, dağılalım arkadaşlar…