Aziz düşünürler

Abone Ol

Geçmişin büyük düşünürleri üzerine yaşayan 27 filozofla yapılmış röportajları içeren “Felsefe Muhabbetlerine Devam” adlı bir kitapta “En beğendiğiniz filozof kimdir?” başlıklı ilginç soruya verilen yanıtların derlenmiş olduğu bir bölüme rastladım.

En beğenilen filozof sıralamasında David Hume başı çekerken onu sırasıyla Aristoteles, Nietzsche, Wittgenstein, Kant, Descartes, Sokrates ve Platon’un izlediğini gördüm.

Başka isimleri de belirtenler elbette var ancak en çok adı geçenler yukarıda sıraladığım filozoflar. Hume özellikle “İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme” adlı eseri ile öne çıkıyor ve zamanın ötesinde olarak değerlendiriliyor. Din ve nedensellik konusunda tutuculuğa meydan okuduğu, felsefi sorularla birlikte ampirik, psikolojik soruları da derinlemesine düşündüğü belirtiliyor. Aristoteles tüm zamanların en büyük dâhisi olarak gösteriliyor, felsefede kullanılan tartışma yöntemiyle bilimde kullanılan tartışma yöntemi arasında bir devamlılık sağladığı, derinlerde ikisi arasında bir fark bulunmadığını en iyi onun gözlemlediğini söylüyorlar.

Nietzsche’nin insanı felsefi sorulara yönelten bir dehası olduğu, sahip olduğumuz görüşleri sorgulamamız hatta ayaklanmamız gerektiğini vurgulaması öne çıkarılıyor, ayrıca Batı etiğini acımasızca eleştirebilme cesaretini gösteren bir filozof olduğu belirtiliyor. Wittgenstein’ı öne çıkaranlar; siyasi bir yönü olmadan felsefeyi bir eylem olarak düşünmesini, felsefeye analitik yaklaşımı ve dilin nüanslarına yönelik duyarlılığını beğeniyorlar. Kant’ın felsefe konusundaki ciddiyetini, bitip tükenmeyen felsefi görüşlerini, ahlak felsefesine olan katkılarını belirtiyorlar. Issız bir adaya düşse yanında bulunmasını istediği kitabın “Saf Aklın Eleştirisi” olması gerektiğini söyleyen bile var. Descartes’ı seçenler, söylediği şeylerin doğruluğu yanında düşüncelerinin ve bakış açısının inanılmaz derecede berrak ve açık olmasını bildiriyorlar. Sokrates’i öne çıkaranlar felsefeyi onun icat ettiğini, “Sokratik yöntem” diye bir düşünme sisteminin olduğunu, ayrıca düşüncelerini bir akademik ortam yerine halkın arasında halkla birlikte yapmasını gösteriyorlar. Platon diyenler, onun düşünce dünyasında felsefenin esas sorularını bir arada bulunabildiği, dolayısıyla etik veya siyaseti düşündüğümüzde neden psikoloji, epistemoloji, metafiziği de düşünmemiz gerektiğini, tüm bunların nasıl birbirleriyle bağlantılı olduğunu gördüklerini söylüyorlar.
Acaba size sorsalar yaşamınıza katkı yapmış hangi filozofu ya da düşünürü veya yazarı seçerdiniz? Bence o seçim de değişiyor. Gençlikte başka, olgunlukta başka, yaş aldıkça başkalaşıyor. Bir de hangisi üzerinde çalışıyorsanız, o gün size o daha yakın geliyor. Ama durup dinlenip, yukarıdan bakınca sizi yaratanın her birinin saçtığı ışığın aydınlığı olduğunu fark ediyorsunuz.

Yukarıda güncel filozofların tercihlerine ve seçimlerine katılmakla birlikte herkese bir başka dokunan ayrı bir filozofta olabiliyor. Ben de isim vermeden geçemeyeceğim. Yaşadıkları zamanı ve koşulları düşününce ürettikleri karşısında Spinoza ve Nietzsche’ye olan hayranlığımı gizleyemiyorum. Bir de Karl Marx’a olan saygımı belirtmekten kendimi alamıyorum, dünyayı değiştirmeyi düşünebilmek bile başlı başına bir mucize. Ancak sonuçta insanlığın ulaştığı çağdaş felsefe şimdiye dek birbirinin omuzuna basarak yükselmiş tüm düşüncelerin bir toplamıdır. Emek verenlerin hepsini birer “aziz düşünür” olarak selamlamak lazım.