Aklını ideolojilerin kör kuyularına tutsak etmemiş insanımızdır Av. Ahmet Vural… İnsan-odaklı olmanın kalıcı, ideolojik kavgaların geçici olduğunu fark ettiğini yıllar önce iki sözcüğünden anlamıştım. Farklı siyasi bakış açılarımız olduğu halde, insan yaşamını kolaylaştırmanın etkin yolunun “meddi ve kültürel zenginlik” üretmeden geçtiği, gerisinin “teferruat” olduğu konusunda sessiz bir “ittifak” oluştu aramızda.
Bir de, bir hukuk insanı olarak, hayatın özünü oluşturan “güven” yaratma konusunun “hukuk uygulamalarında tutarlıktan” geçtiğini kararlılıkla savunması kendisine duyduğum saygıyı daha da büyüttü. Sadece düşünen ve söyleyenlerden olmadı, eline kalem alarak düşündüklerini zamanın aşındırıcı etkilerine karşı direnmenin en etkin yolu olan “yazmaya” da emek ve zaman harcadı.
Yıllar önce Uzakdoğu ülkelerine yaptığımız bir gezide, Çin modernizasyonunun önderi olan Mao’nun “Gök kubbenin yarısı kadınlarımızdır; onlar hak ettiği yeri almazsa başımıza yıkılır” saptamasından yola çıkarak, “kadın nüfusun en az yüzde 45’ini iş yaşamına sokamayan ülkelerin çağdaşlık iddiası havada kalır” tezini savunan sayısız yazılar kaleme aldım. Av. Ahmet Vural’ın “Diren Bitsin Karanlıklar” başlıklı 270 sayfalık kitabını okuduğumda, aramızdaki bir “entelektüel ortaklığı” da teyit etmiş olduk.
Kadının sosyal yaşamdaki yeri
Eğer, bugün ülkemizin ve inanç ortaklığına dayalı çevrenin geri kalmışlığı, başka kültürlerin kurdukları tahakkümü içinize sığdıramıyorsanız, Tomris Han’ın kim olduğunu, tuzağa düşürülen oğlunun öyküsünü, kadının toplum yaşamındaki yerini anlamak istiyorsanız…
Eğer, topak ev-odaklı toplumsal yaşamının yarattığı “çekirdek aile” gerçeğinin tarihimizin derinliklerindeki yerini anlamaya istekliyseniz…
Eğer, toplumun geçmişinden bugüne taşıdığı, değişmelere uyumu besleyen olumlu gelenekler arasında kadın adlarını ve günlük yaşamdaki yerinin ne olduğu merakının peşindeyseniz…
Eğer, Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaş çizgisi ile Emevi saptırmalı Arap kültürünün yarattığı olumsuzlukların farkında olmanın bilincindeyseniz…
Eğer, Nimam ül Mülk’un kadına bakışının yarattığı olumsuzların bugüne yansımalarını anlamanın erdemine inanlardansanız…
Eğer, sosyal yaşamımızda kadın gerçeğini İbn Batuta’nın tanıklığından öğrenmenin önemini kavramışsanız…
Eğer, Anadolu’nun derinliklerinde “geçim örgütlenmesinde kadının yeri” hakkında bilgilenmenin işinize yarayacağını düşünüyorsanız…
Eğer, kadınla ilgili “yasakların” toplumumuzu nasıl çıkmazlara sürüklediğini ilgi menzilinizde tutuyorsanız…
Kadınla ilgili yaratıcı yüzleşme
Eğer, Kazakistan’da Nazarbayev’in kadınla ilgili saptamalarına ilişkin yaratıcı yüzleşme özgüvenine sahipseniz…
Eğer, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında kadınlarımızın payını zihninizde netleştirmekten yanaysanız…
Eğer, Cumhuriyet yönetiminin kadınlarımıza sağladıklarını koruma konusunda bilincinizi bir basamak daha yükseltme konusunda bir kıymık sorumluluk bilincini zihninizde diri tutuyorsanız….
Eğer, ülkeyi büyütme, uçurma, ilk on ekonomi arasına sokma sözlerinin başka kötülüklerin üzerine örtülen kutsal şal olmasını engellemek, gerçekten hayata yansımasını içtenlikle istiyorsanız….
Daha onlarca önemli maddi ve kültürel zenginlik üretimini engelleyen ve insanlarımızın yaşamını kolaylaştırmanın önünü tıkayan kadınla ilgili sorunları bilmek, anlamak ve anlamlandırmak istiyorsanız, Ahmet Vural’ın kitabını okuyunuz.