AK Partililer ne söyleyecek merak ediyorum?

Abone Ol

Önümüzde seçimler var ve iktidar partisi de tıpkı diğer partiler gibi adaylarıyla sahaya inip, seçim çalışması yapacak…
Diğer partiler ve adaylarının, yani muhalefet partilerinin bu seçimler öncesinde işi kolay…
Muhtemelen…
Eskişehir’de ve ülkede yapılması gerekip de yapılamayanları sıralayacaklar, ekonominin kötü olduğunu söyleyip, hayat pahalılığı, enflasyon ve alım gücünün yok olduğundan yakınarak iktidarı şikayet edecekler.
İktidarın artık yönetemediğini söyleyerek, seçmenden oy isteyecekler.
***
Peki…
İktidar partisi ve adayları bu seçim öncesi ne şekilde çıkacak seçmenin karşısına?
Neler söyleyecekler mesela?
Ne tür vaatlerde bulunup, Eskişehirli seçmene nelerin sözünü verecekler?
***
Örneğin, defalarca söz verilmesine rağmen hiç başlanılmayan Güney çevreyolu sorulduğunda ne diyecekler?
Bir türlü bitmek bilmeyen Alpu, Sarıcakaya, Seyitgazi ilçe yolları sorulduğunda ne söyleyecekler mesela?
Yerli tren, yerli otomobil, yerli uçak üretiminin üssü olacağına dair defalarca verilen fakat bir türlü tutulmayan sözler hatırlatıldığında nasıl cevap verecekler acaba?
Eskişehirspor’dan, demiryolu ile liman bağlantısına, termal kaynaklarının değerlendirilmesinden ikide bir gündeme gelen termik santral ve maden arama izinlerine kadar sorulan sorular için neler söyleyecekler?
***
Bunların dışında, bir yumurtanın nasıl 2-3 lira olduğu, bir litre sütün nasıl 18 liradan satıldığı, peynir fiyatlarının et fiyatlarını nasıl zorladığı, emeklilere neden asgari ücretin üç bin lira altında maaş verildiği ve benzeri yöneltilen sorulara ne gibi cevaplar verecekler?
***
Gerçekten merak ediyoruz!
Çünkü bu seçimler iktidar partisi ve sahaya çıkıp seçmenle karşı karşıya gelecek olan adayları için belki de bu güne kadar yapılan en zor seçimler olacak.
Eskişehir’e yaptıklarını anlatsalar, söz verip de bir türlü yapmadıkları, yapamadıkları hatırlatılıp sorulacak…
“Yapacağız. Düzelteceğiz” deseler, “20 yıldır niye yapmadınız, niye düzeltmediniz?” denilecek…
Ne diyecek, ne söyleyecek, ne anlatacaklar?
Her şeye rağmen oy verecekler bir yana, kararsız ve oy vermeyecek seçmene ne söyleyecekler, o seçmeni nasıl ikna edecekler gerçekten merak ediyoruz?

*****

İYİ PATİ ACİLEN HASAR RAPORU ÇIKARTMALI!

İYİ Partide il kongresi yapıldı.
Seçimlerde atama ile işbaşına gelen Emine Edizgil kongreden galip çıkarak seçilmiş il başkanı unvanına kavuşmuş oldu.
Bu sonuçla Emine Edizgil ve kendisine destek veren Milletvekili Arslan Kabukçuoğlu partide büyük bir söz sahipliğini elde etmiş oldu.
Eğer kongrede seçim kaybedilmiş olsaydı, her iki ismin de karizması ciddi şekilde çizilmiş ve güç kaybına uğramış olacaklardı.
***
İYİ Parti il kongresinde Emine Edizgil’in rakibi Hüseyin Arabacı’ya karşı seçimleri 54 oy farkıyla kazanması aslında partinin Eskişehir’de karpuz gibi ikiye bölündüğünü ortaya koydu.
Zira…
İl başkanlığını kaybeden Arabacı ve ekibi ciddi sayılabilecek ve yine ciddi bir parti içi muhalefet oluşturabilecek oranda oy aldı.
***
Sonuç olarak:
İYİ partide il kongresi ile kozlar paylaşıldı.
Şimdi partide biran önce il kongresi ve öncesinde yaşanan tüm olaylar hiç yaşanmamış gibi unutmak zorunda.
Yaşananlar “parti içi mücadele” olarak kabul edilerek unutulur ve bugüne kadar yaşanan tüm olayların neden olduğu hasar raporu çıkartılıp, hasar giderilebilirse ne ala…
***
Unutulmaz ve her grup bir diğerine karşı duyduğu kuyruk acısını içinde taşımayı sürdürürse, İYİ parti Eskişehir’de seçimlere bir hayli sıkıntılı girer ve bunun da partiye faturası çok ağır olur!
Bizden söylemesi…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

İŞTE “NEDEN BU HALDEYİZ?” SORUSUNUN EN NET CEVABINI VEREN ÖRNEK
 

Anadolu Üniversitesi önceki dönem rektörü Prof Dr Davut Aydın’dan dinlemiştik
Bir seyahatinde yerinde de görme imkanı bulmuş
***
Amerika ile  Meksika arasında bir nehrin geçtiğini, bu nehrin aynı zamanda bu iki ülkeyi ayıran doğal bir sınır olduğunu söylemişti.
Ardından da “Bölge aynı bölge… Tek fark, nehrin bir tarafında milli gelir 25-30 bin dolar, diğer tarafında ise 5-6 bin dolar olması” demişti.
***
Yani…
Nehrin bir tarafında zenginlik ve iyi yaşam şartları ile güçlü bir devlet, aynı nehrin diğer tarafında ise fakirlik ve yoksul bir hayatın sürdüğü güçsüz bir devlet.
***
Sonra da şöyle devam etmişti sözlerine:
-”Keramet elbette nehir'de değil. Keramet; nehrin bir tarafında demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve işleyen bir hukuk ve adalet sisteminin olması, diğer tarafta ise bu saydıklarımızın hiçbirinin olmamasıdır.”
***
Ülkelerin neden güçlü ya da güçsüz olduklarını net bir biçimde anlatan güzel bir örnek olarak sık sık aklımıza gelir ve yazılarımızda ihtiyaç duydukça kullanırız bu örneği.
***
Ülke olarak her geçen gün fakirleşiyoruz.
Milli gelir ve bununla birlikte alım gücü de her geçen yıl daha da düşüyor.
Paramız pul oluyor, alım gücümüz resmen dibe vuruyor.
“Neden böyle oluyor? Niçin bu haldeyiz?” sorularının cevaplarını aramak boşuna…
Zira yukarıda verdiğimiz örnek meseleyi gayet net anlatıyor!