Dünyamızdan birer birer eksilmekte tanıdık tanımadık, belli bir yaşa ulaşmış kişiler; kimlikleri ile iz bıraktıktan sonra…
Özellikle de “bizim alemden” şu son iki yılda ne çok gazeteci-yazar “bildik gemilere” binip, bilinmezlere doğru demir aldılar bu limandan. Biz geride bıraktıklarına ise bazen yaşanmış anılar hatırına el sallamak düştü hüzünlü vedalarla… Kimi zaman da;
— İki damla gözyaşı eşlik etti cismen ayrılıklara…
Bizim alemden ayrıldıklarımızda ilk hatırıma geliveren Ali Sirmen oldu. Daha dün gibi ama, bir yıl kadar oldu ondan ve yazılarından ayrı kaldığımız. Sonrasında daha henüz 15 gün kadar oluyor, bizim kuşaktan bir gazeteci dost-arkadaş;
— Hikmet Çetinkaya izleyecekti Sirmen’i!
Nihayet, dün toprağa verdiğimiz,
“— beyefendilerin efendisi” Altan Öymen…
Mesleğin, siyasetin çınarıydı.
Mesleğimizin (halen uygulanan) geleneğine uyarak “Ağabey” sıfatını kullanamayacağım Altan Bey hakkında. Öyle ya, bir-iki söyleşisini izlemekten ve de hangi gazetede olursa olsun yazılarını takip etmekten öte bir tanışıklığımız yoktu kendisiyle…
Son iki gündür meslektaşlarımız tarafından kendisi hakkında yazılanları okuyorum. Aynı gazetelerde çalışanların çoğunluğu “Altan Bey” sıfatını kullanmış hakkında. Bir bölümü de (Deniz Zeyrek gibi) “Hoşça kal Altan Abi” satırlarıyla vedalarını yapmışlar kendisine.
Bense yıllar ötesine gittiğimde Altan Öymen adına ilk kez ANKA Haber Ajansı kurucuları arasında rastladığımı hatırlıyorum. Bir de, aynı zaman dilimine rast gelen yıllarda, “bilinmez kişilerce!” katledilen Uğur Mumcu’yla birlikte yaptıkları ve birkaç gün sürdürdükleri;
— Yahya Demirel’in hayali ihracat skandalı!
Hatırlanacaktır, Süleyman Demirel’in yeğeni Yahya’nın İtalya’ya mobilya yerine “sunta ihracatı” yaptıkları skandalı haberleştirdikleri olay.
Unutmadan; ANKA ekibi tarafından hazırlanan Günaydın Gazetesi ekindeki “06 Ankara” ekindeki nefis haber ve yorumlarının da izleyicileri arasında olduğumu da!..
CHP’nin yayın organı Ulus’ta genç bir parlamento muhabiri olarak başladığı meslek yaşamının ilk yıllarında, Halk Partisinin iktidarı DP’ye devrettiği ünlü seçim yapılır. Altan Bey, seçimlerin yapıldığı 14 Mayıs’ın ertesi günü partiye gider ve üye kaydını yaptırır. Yani, 75 yıldır CHP’lidir ve de bir süreliğine partinin genel başkanlığını da yapacaktır. Kimi yorumcuların değindiği gibi;
— Siyasetin ve basının 75 yıllık canlı tarihidir Altan Öymen.
Başlıkta değindiğim ve kendisini tanıyanların söylediği gibi “Beyefendilerin efendisi”dir kendisi. Kızı Aslı Öymen’in cenazesinde “Babam çevresinde sevgi ve saygı gördüğünü biliyordu. Ama ben kendisinin bu denli sevildiğini bilmiyordum” diyecektir haklı olarak.
Basın ve siyasetin duayenini saygı ile anıyorum.
Kaya gibi çetin, Hikmet Çetinkaya.
Yukarıdaki başlıktaki ifadem, edebiyatta yeri geldikçe yapılan “abartı ironisi” sanılmasın. Sevgili Çetinkaya gerçekten de mesleğimizin “çetin kayalarından” biriydi.
Kendisini 70’li yılların başlarında İzmir’deki bir mesleki seminerde tanımıştım ilk olarak. Sonra da Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın genel kurullarında İzmir ve Eskişehir delegasyonu olarak sürmüştü ilişkimiz.
Tam da o sıralarda MHP’nin Ege taraflarında bir yerde komando kampı gibi bir etkinliğini haberleştirdiği günlerde… Hemen birkaç yıl sonra Fethullah Gülen Cemaati’nin varlığını, o sıralardaki örgütlenme çalışmalarını ilk olarak Çetinkaya imzalı haberlerden öğrenmişti kamuoyu. Mesleğinin devamı, Cumhuriyet’in genel yayın müdürü ve onlarca kitabın yazarı olarak belleklerde yerini alacaktır.
Sevgili Çetinkaya’ya da bu kısa anekdotlarla veda edelim.
— Belki gittiğiniz yerlerde buluşur ve görüşürüz!...