Tamamlamak üzere olduğumuz haftanın ortasında üç günlüğüne kent dışındaydım. Nedeni ise yazının başlığında kısaltmalarını verdiğim iki kuruluş tarafından düzenlenen, yine başlıkta adını andığım Çalıştayın davetli meslektaşlardan biriydim.
Eskişehir’den Yılmaz Karaca ve Bülent Özyazıcı ile birlikte Ankara’daydık. Dolayısıyla sadece kentten uzak kalmanın ötesinde, aralarda internet haberlerinde “göz ucuyla’ izlesem de memleketin “ağır havasından” üç günlüğüne kurtulmuş olmak iyi geldi doğrusu!..
Yine bu nedenle memleket ya da kent gündemine uzak durmak adına bu çalıştay ile ilgili izlenimlerini okurumla paylaşmak istedim. Aynı zamanda yazılarımı izleyen varsa eğer;
-Medya emekçisi meslektaşlarımla…
Öyle ya, “çocuk hakları” denen konu, yeri geldikçe çocuk özneli haberler yapan muhabir arkadaşlar ve o haberleri değerlendiren editörleri ilgilendiren bir konuyla doğrudan ilgili olanlar değil mi?..
Yarım asrı epey aşan meslek kıdemime karşın, bu konuda bilmediğim, ya da bilip de “önemsemediğimiz” o kadar çok yanlış yapmışız ki!..
UNICEF ve Çocuk Koruma…
UNICEF, malum Birleşmiş Milletlerin yan örgütlenmelerinden biridir. Bilgilendirme sayfalarından birinde amacı şöyle belirtiliyor:
“UNICEF, Türkiye’de çocuk koruma sistemlerinin güçlendirilmesine ve tüm çocuklar için toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik etmeye odaklanmaktadır.”
Amaçlardan biri “çocuk koruma sistemlerinin” güçlendirilmesi olarak açıklanmakla birlikte, bütünüyle 1951 deki kuruluş amaçları genelde günlük yaşam içinde pek çok ihlal ile karşılaşılan “Çocuk Hakları” konusunu içermekte. Nedir onlar:
-En önemli konu olarak eğitim örneğin.
Sonrasında sağlık ve beslenme. Şiddet istismar ve sömürü, eşitlik ve hakkaniyetle birlikte dünyada ve ülkemizde pek çok ihlallerine her gün tanıklık ettiğimiz “Çocuk Hakları.”
Ya da aynı şekilde, geneliyle “insan hakları” bildirgeleri konusu olan ihlaller. Yine özel olarak “Hayvan Haklarını unutma” diyecek okurlarımızın da hakkını vermek gerekir!
Meslekten bir Moderatör: A. Akın..
Avrupa Birliği’nin ülkemizdeki tanıtım kuruluşlarından Acar’ın, projesi olan Çalıştaya başta Ankara olmak üzere İç Anadolu’nun bazı illeriyle birlikte Karadeniz’in kimi illerinden 35 kadar gazeteci katılıyordu. 1. Grup olarak nitelenen bizim çalışmalarımız bittikten hemen sonra yine aynı bölgelerden 2. Grup olarak meslektaşlar aynı programda buluştular.
Çalıştayın hem konuşmacısı, hem moderatörü İzmir Ekonomi Üniversitesinden Doçent Dr. Altuğ Akın’dı. Bir ara “Ne alaka” diye düşünmedim değil. Ama konuşmasının devamında BBC Türkçe’de çalıştığını anlatınca “bizden biri olduğunu” anlayacaktık! Üstelik kızım Rengin Arslan’la aynı dönemde…
Sonrasında Üniversitede kariyer yapmayı tercih etmiş anlayacağınız.
Genel beklentinin ötesinde iki buçuk süren çalışmada son derece başarılıydı sayın Akın. “Bunu nereden çıkardın” diyecekler olacaktır kuşkusuz. Bizim gibi her şeyi bildiğini sanan kıdemliler, yerinde katılımlılarda bulunurken, iki buçuk gün süren çalışmada, pür dikkat dinlemişlerdi kendisini.
-Tebrikler Altuğ Akın Hocam!..
***
Dönüş yolunda Cemiyetimizin sürekli Genel Sekreteri Bülent Özyazıcı ile çalıştayı yorumluyoruz. Dedim ki:
-Bizim yerimize niye genç meslektaşların katılımını sağlamadınız?
Yanıtı umut kırıcıydı :
_-Genellikle bu tür seminerlere gelmek istemiyorlar ki Hüsnü Abi!
Nokta…