Eskişehir kültür-sanat ve öğrenci şehri olarak anılmasının yanı sıra lezzetli yemekleriyle de öne çıkıyor. Kendine has börekleri, içecekleri ve tatlılarıyla kendine özgü yemek kültürü bulunduruyor. İşte o meşhur yemek ve içeceklerinden bazıları;

Çibörek

Çibörek, kıyma, soğan ve baharatların bir araya gelerek yufka içinde yağda kızartılmasıyla yapılan geleneksel bir Kırım Tatar yemeğidir. Çibörek, Kırım Tatar mutfağının geleneksel bir yemeği olarak kökeni Kırım’a dayanır. 1860 Kırım Savaşı’nın da etkisiyle Anadolu’ya göç eden Tatarlar tarafından getirilmişti. Eskişehir, bu göçten önemli bir pay alan şehirlerden biri olmuş ve çibörek, zamanla Eskişehir mutfağının bir parçası haline gelerek, şehrin vazgeçilmez lezzetlerinden biri oldu. Şehre gelen misafirlerin de ilk denemek istediği yemeklerin başında yer alıyor.

Tereyağında sahteciliğe son: Yeni kriterler yolda! Tereyağında sahteciliğe son: Yeni kriterler yolda!

Balaban  Köfte

Uzun yıllar önce Kırım Tatarlarından miras kalan bu yemek, günümüzde hala aynı geleneksel yöntemlerle ve lezzetiyle tüketiliyor. Balaban köftenin özelliği, önceden dinlendirilip pişirilen dana etlerinin kemik suyu ile harmanlanıp, geleneksel tereyağı ve yoğurt ile servis edilmesidir. Eskişehir’in mutfağında önemli bir yere sahip olan Balaban köfte, Osmanlı dönemine kadar dayanır. Şehrin modern restoranlarında ve sokak lezzetlerinde hala geleneksel şeklini bozmadan yapılmaya devam ediliyor. 

Met Helva

Met Helvası

Met helvası, Eskişehir’in geleneksel tatlılarından biridir ve tarihi, Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde 1920’li yıllarda oynanan “met değnek” adlı geleneksel bir sokak oyununa dayanıyor. Bu oyun sonucunda yenilen tarafın uzun kış gecelerinde helva çekmesiyle oluşan geleneğin ürünü olarak günümüze kadar geldi. Met helvası, pişmaniye tadını andıran lifli bir helva çeşidi, şekli ve dağılma özelliği ile pişmaniyeden ayrılarak, şehrin markalaşmış bir ürünü haline geldi.

Boza-2

Boza

Boza tarihi binlerce yıl öncesine dayanan, Türk milletinin her dönemde tükettiği içecek olarak biliniyor. Türkiye’de genellikle darıdan yapılan boza, diğer ülkelerde mısır, arpa, çavdar, yulaf, buğday gibi tahılların unu veya nadiren pirinç ve ekmek mayalandırılarak yapılıyor. İbn Battuta, 14. yüzyıl başlarında yazdığı seyahatnamesinde Türklerin içtiği bir şıra olan bozayı anlatmıştır. Evliya Çelebi ise 17. yüzyıl ortalarında İstanbul’da 300’den fazla bozacı dükkânının bulunduğunu ve bu dükkânlarda 1100 kadar bozacının çalıştığını yazmıştır. Eskişehir’de çeşitli boza dükkanlarında hala gelenekselliği bozulmadan taze ve günlük şekilde üretiliyor. Eskişehir insanları ve misafirler özellikle kış aylarında bu faydalı içeceği tüketiyor.
 

Kaynak: Haber Merkezi