Hayvanlarla ilgili hiç mi güzel, iyi, olumlu şeyler olmuyor diye merak edenleriniz olur belki de. Düşünüyorum uzun, uzun; Acaba gözümden kaçan bir minicik güzellik oldu da ben mi atladım diye. Bulamıyorum, aksi olsa seve seve, güle oynaya yazardım inanın. Toplumun çoğunluğu hayvan hakları konusunda duyarsız, bazıları duyarsızlığın ötesinde hayvana düşman, hayvan sevene, hak savunucularına düşman.

     Canlarla ilgili yasalar, tüm zorlamalara, taleplerimize karşın istediğimizce değişikliğe uğramadı. Var olanlar adam gibi uygulanmıyor. Yasa gereği sahipsiz canlara kol kanat germek zorunda olan yerel yönetimler, belediyeler, hayvanı başlarına bela gibi algılıyorlar, hizmet vermek yerine onları nasıl def ederiz formülünü arıyorlar.
     Kendilerini hayvan dostu gören, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan pek çok cahil de ayrı bir sorun. Lafın özü, bu coğrafyada yaşayıp da duyarlı yüreğe sahip olanlar için bu alem cehennem.
     Hayvan savunucularının sosyal medyada paylaşımlarını izliyorum misyonum gereği. Yürekler acısı imdat çağrıları; mama desteği, yuvalanma desteği, tedavi desteği, hukuksal destek çağrıları.
     Elimizden geldiğince birbirimize arka çıkıyoruz, ama yeterli olup olamadığımız su götürür. Kurumların üstlenmesi gereken görevleri biz siviller, gönüllüler, stk’lar ne kadar yürütebiliriz ki? Gücümüz nereye kadar yeter ki?
Misal, Eskişehir’imizde tam donanımlı bir “hayvan hastanesi” yok. İki alt belediyenin mevcut rehabilite merkezleri sadece kısırlaştırma ağırlıklı. Ne röntgen ne ultrason cihazları var. Bu bağlamda defalarca talebimiz oldu, en azından bir özel klinik ya da hayvan hastanesiyle anlaşılsa, teşhis oralarda konuluverse akabinde rehabilite merkezlerinde yetersiz kalınan noktada yine bu özel yerlerde canlara müdahale edilse ve elbette bunların faturası da ilgili belediyelerce ödense… Ama işte sanki bu taleplerimiz ve beklentilerimiz birer hayal, ütopya. Yani kentimizde, yıllardır bu konuda uğraş veren can savunucularından biri olarak ben, bunu böyle algılar oldum artık.
     Sesimizi yeterince duyuramıyor, baskımız etkili olmuyor sanırım. Hep öteleniyor haklı taleplerimiz. Oysa hayvanlar da birer can ve onların da aynı biz insanlar gibi tedavi olmaya, kendilerine sunulan yaşamlarını en iyi şartlarda devam ettirmeye hakları var.
     Bu noktada gerekli desteği alamadığımız için, kısıtlı bütçelerimizle özel klinik masraflarını karşılamaya çabalıyoruz. Ama hep eksik kalıyoruz işte. 
     Yazımın başlığı “yazsam faydasız, yazmasam yürek yarası”. Yaramıza birazcık olsun merhem olur belki de bu dertleşme diye düşündüm. Umarım bir gün, savunucuları olduğumuz sessiz canların, kurumlar karşısında, toplumda, yasa önünde, olması gerektiği yeri bulduğunu görürüz.  
Ece Bilgin
15/08/2021