Sen hiç yangında kavrularak öldün mü?

Kızıl alevler tüylerini dağlarken 
İçinden yavrularının çıkması için gün saydığın
Yumurtalarını bırakmama adına
Yanıp da bir avuç kara kömüre döndün mü?
Sen hiç sırtında taşıdığın evinin ağırlığıyla
Kızıl alevlerden kaçamayıp
Olduğun yerde kalakalıp kaderine rıza gösterirken
Vatanın bildiğin ormanın acı çığlıkları kulaklarını deldi mi?
Hani o insanların çok beğendiği narin zarif ceylan olup da
Ailenle birlikte yangının tam odağında kalıp
Çaresizlik içinde acılı kaçınılmaz ölümünü beklendin mi?
Sen insanoğlu! Sen hiç yanık yarası tattın mı?
 Ne kadar çok can acıttığını bildin mi?

     Ülkemizin ciğerlerinin yanışının on ikinci günüymüş bu yazımı kaleme  aldığım 8 Ağustos Pazar günü. On iki gündür ormanlarımız, içindeki böceği, tırtılı, kuşu, ceylanı, aklınıza gelen tüm yabanıl hayvanıyla birlikte yandı bitti kül oldu.
     Bazı videolar izledim içim kan ağlayarak, yangında yanan canların acılı korusunun sesleri semaya yükseliyordu. 
     Uzmanlar, bilenler dillendirdi sürekli, “en başından çok sayıda yangın söndürme uçağı müdahale edebilseydi yangınlar bu denli büyümezdi” diye.
Neden edilmedi ya da edilemedi bilinmez. Orman Bakanı bir söyleminde dillendirdi, “başlangıçta tek bir uçağımız vardı” diye. Neden o uçak sayıları daha fazla değildi, bunu da bilemedik açıkçası.
     Ama şu bir gerçek: Bu yangınlarda, orman içindeki canlar da,, orman yerleşkesindeki insanlar ve onların hayvanları; büyükbaşları, küçükbaşları, kümes hayvanları, köpekleri, kedileri de canları çok ama çok acıyarak yanıp öldüler.
     Ülkemin iyi insanları, merhametli yürekler, ellerinden geldiğince organize olup yangın mağdurlarına destek olmaya çabaladılar. Acil ihtiyaç listelerine el verdiler, mama torbalarını da ilave ettiler içlerine. O merhametli ellerin sahipleri dert yüzü görmesin, ne diyebilirim ki başka.  
     Daha önce çıkan her yangın olayında olduğu gibi bu yangınlarda da yanan, kavrulan, canları acıyan her varlıkla birlikte yine yeniden yanmanın acısını taa iliklerimde hissettim. Yardım organizasyonlarına karınca kararınca katılmanın dışında bir şey yapamamanın, eli kolu bağlı izlemenin çaresizliğini yaşadım. Bu hepsinden acıydı inanın.    
     Şimdi haklı bir beklentimiz ve dileğimiz var biz can savunucuların siyasi otorite ve yasa koyuculardan; Yangında ekolojik denge bozuldu. Geriye kalan yaban canları hayvanlar bırakılsın, korunsun, yaşasın.. AVCILIK SÜRESİZ YASAKLANSIN!