"Vefa nedir, bilir misin? Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükâfatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır." (Mevlana)
 
Yaşadığımız bu dönemin sizce en büyük özelliği nedir?
Bencilleşen ve çıkara dayalı ilişkiler desem bana katılır mısınız?
 
Hepimizin hayal kırıklıkları olmuştur muhakkak. Bazen kardeşten öte bildiğimiz dostlarımız bırakıp gitmiştir, bazen de beraber iş yaptıklarımız. Çünkü asıl öncelik artık insanların kendi çıkarları maalesef. Günümüzde ahlaki değerler noktasında bir yozlaşma yaşıyoruz.
Kalabalıklaştıkça yalnızlaştık. Çok insanla tanıştık, sosyal medya sayesinde devamlı takipte kaldık ve her paylaşımı beğendik ama bu bizi daha da yalnızlaştırdı. Her mutlu fotoğrafın arkasındaki gerçeğin peşine düştük. Neden bizde böyle değiliz, neden başkasında olan bizde yok telaşına kapıldık…
Sıkıntımızda yanımıza koşanlarda sahteliği görmeye başladık. Çıkarlar yarışı başladı. Sonra vefa bir semt adı oldu… Yeni kuşak dediğimiz 2000 ve sonrası doğumlu çocuklarımız bu kelimeyi duyunca ne demek? diye soruyorlar. Ne olduğu toplumsal değerlerimize, bizi biz yapan samimi duygularımıza!
Bir hatırlatma yapalım ve kelimenin açıklamasına bakalım; Vefa: sözünü yerine getirmek, sözünde durmak, bağlılık gibi anlamlara gelmektedir. Ahlâkî bir terim olarak; sevgi, dostluk ve bağlılıkta kararlılık, görülen iyilikleri unutmama, iyilikte bulunanlara misliyle veya daha fazlasıyla karşılık verme demektir. 
Kültürümüzün yüzyıllardır varolan yapısında, gelenek ve göreneklerinde vefa önemlidir. Yapılan iyilikler sessizce yapılır, göz önüne serilmez. Ama unutulmazda! Dostluk baki kalır, yaşamı ısıtır, içimizde bir mutluluk uyandırır. Bu gerçek dostluk, gerçek sevgi ve vefa demektir. 
İllaki ortada somut bir şey de gerekmez vefa için. Hatırlamak, hatırlanmak en önemlisidir. Mesafe girse de araya sıkıntılı anda söylenen bir çift umut dolu sözcüktür.  İlginçtir ki; bazıları, arasında bu bağı kurmuş insanları tenkit ederek de içlerindeki haset tohumlarını serpmeye çalışırlar. Çünkü kendilerinde olmayanın, başkalarında da olmasını istemezler. Hal böyle olunca bir korunma mekanizması üretiyor beynimiz ve her yanımıza gelenin niyetini düşünmeye başlıyoruz istemsiz. Kötü bir düşünce yapısı tabi ki ama elde değil şartlar böyle gerektirdi. 
Özellikle iş hayatında olanlar iyi tanırlar, yükselebilmek için olur olmadık iltifatlar söyleyenler amaçlarına ulaşınca ortadan yok oluverirler. Bu ilkokulda kalem istemeye gelip de sonra yüzünüze bakmayan arkadaşlarınızı andırır bir an. Aynı kırgınlık, aynı hayal kırıklığı… Yavaş yavaş güvensizlik başlar sonra.
Ama… Bu kelime hala çıkabiliyorsa ağzınızdan, diyebiliyorsanız var böyle olmayanlarda… O zaman umut devam ediyor demektir. 
Dostluk ne güzel şeydir. Çıkarsızca, hesapsızca en samimi duygular ile kurulan ilişkiler… Gerçek dostları bulduysanız bu hayatta sıkı sıkı sarılın onlara. Vefalı dostlar her zaman karşımıza çıkmıyor! Kıymet bilelim ve bu numunelik kişileri özenle muhafaza edelim…