Son bir haftada yaşananlar ülke siyaseti ve siyasetçileri üzerine düşünme ve analizler yapabilme olanağı vermesi açısından önem taşımakta. Ön plana çıkan siyasetçiler ve son bir haftada topluma yaşattıkları üzerine düşüncelerimi burada kısaca paylaşmak istiyorum. En ön planda Ekrem İmamoğlu ve şu meşhur kendisine misyon biçip çıktığı Doğu Karadeniz gezisi ve hatta onun da önüne geçen otobüse alınan gazetecilerin kimliği meselesi var. Sadece öteki cenahtan herhangi bir gazeteci değil otobüste bulunup tepkileri üzerine çeken, “bizim askerlerin eşleri ve sevgilileri de Güneydoğu’daki gaziler için maarif takvimine soyunsun!” diyen kumpas davalarının bir numaralı savunucusu, Gezi olaylarında yalancı şahitlik yapmış biri olması. Bu durum muhalif bir gazeteciyi kucaklamanın çok ötesinde, çünkü söz konusu olan gazeteci değil, tetikçi. Üstelik İmamoğlu daha sonra özür dilemesine yol açacak “eleştirileriniz vız gelir tırs gider tarzındaki” savunması da kalibrasyon göstergesi. Son diyeceğimiz, “makam adamı bozmaz, ayarını ortaya çıkarır” şeklindeki Yörük Atasözü. İkincisi tabii ki İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu ve Zafer Partisi Başkanı Ümit Özdağ arasında yaşananlar, onları birlikte ele almakta yarar var. Süleyman Soylu Demokrat Parti başkanıyken sesi cılız çıkan bir muhalifti, şimdi maşallah palazlandı. İktidarın MHP kanadını temsil ediyor ve MHP’nin hükümetteki tek temsilcisi. Göçmen karşıtı politikaları ile ün yapmaya çalışan Zafer Partisi başkanına “hayvandan aşağı bir adamdır” diyebiliyor. Bir Atasözü söyledi diye yaka paça tutuklananların olduğu memlekette mertebe saptaması için hayvan kullanımı yanlış olsa da asıl maksadı hakaret etmek. Bu dil bir bakana yakışmasa da sayın Soylu’ya yakışıyor. Zaten o da geleceğini o dil üzerinden kuruyor: Ya hep ya hiç!.. Eski MHP’li, yeni muhalif Ümit Özdağ bakıyor dünyaya orada nasıl oluyor öğreniyor, esamisi okunmayan partisinin oylarını “göçmen karşıtlığı” üzerinden çoğaltmaya çalışarak yanıt veriyor: “Ben silahsız olarak bakanlık önüne geleceğim, birazcık erkelik onurun varsa dışarı çıkarsın!” Bu ergence atışmalar aslında devlet yönetimine soyunmuş erişkin insanlar tarafından yapılmakta. “Erkeklik onuru” nasıl bir şey? “Kadınlık onuru” yok mu? Bu ayırımcı, eril dil aslında başka bir sorunu gizliyor. Ülkenin en çok okunan köşe yazarı Yılmaz Özdil ise “Ümit Özdağ’ın ülkeyi CHP ve İYİ Parti’den daha iyi okuduğuna” dikkat çekerek konu hakkında yorum yapıyor. Bu ülkeden ümidi kesmemek lazım diye düşündüm hep, ancak fırsat vermiyorlar azizim… Platon bundan 2500 yıl evvel durumu şu sözleri ile özetlemiş: “Siyaset ile uğraşmayacak kadar kendini akıllı sananlar, kendilerinden daha aptallar tarafından yönetilerek cezalandırılırlar…”