“Tabula Rasa” “boş levha” anlamına gelip, “deneyimciliğin” ilk büyük Filozofu John Locke (1632-1704) tarafından insanların doğuştan belli deneyimlere ve bilgilere sahip olmadığını, insan zihninin doğduğunda “beyaz bir sayfa” kadar boş, ya da “silinmiş bir sayfa” gibi temiz olarak bulunduğunu anlatmak için kullanılan felsefi bir terimdir. “Tabula Rasa” deyimini kullanarak Locke, insanların ancak beş duyuları ile algıladıkları nesneleri ve olguları zihinlerinde canlandırabildiklerini söylemek istemiştir. Terim deneyimcilerin gözdesi olmuş, eğer bir insan beş duyusunu da kullanamadığı kapalı bir alanda büyürse, o insanın herhangi bir karmaşık ya da gelişmiş bir düşünceye sahip olmasının olanaksız olduğunu anlatmak için kullanılmıştır. Kısaca bebekler “Tabula Rasa” ile doğarlar, yaşamları boyunca gerekli bilgileri beş duyuları ile sonradan edinirler…
İki milyar dolar değerinde, işlevi çok büyük Atatürk Havaalanını yok etme, üzerine milyon dolarlar vererek Millet Bahçesi yapma fikri, hangi zihni ne amaçla silmek amacı taşımaktadır, anlamakta zorluk çekiyorum. Böylesi bir kötülüğü yapabilmek için hangi zaman dilimlerinde nasıl bir zihin yapısı oluşturmuş olmanız gerekiyor, o da ayrı bir merak konusu. Türkiye’de “Tabula Rasa” ile doğmuş olmak yetmez, yaşamı daha kolay kılmak için zihnimizdeki o boş levhayı hiç doldurmadan yaşamamız gerekir. Ruh sağlığımız açısından bunun böyle olması, hiçbir deneyimimizi algılamaya çalışmamayı, düşünüp de herhangi bir sonuç çıkarmaya çabalamamayı öğrenmeliyiz. Böylece sıkıntılarımız azalacak, herkes rahatlayacak, mutluluk bize daha yakın olacak. Sil baştan… Göreceksiniz “Tabula Rasa” bize çok yakışacak!..