Antik Yunan'da para karşılığı felsefe öğreten gezgin felsefecilere “Sofist” denirdi. Sofist kelimesinin esasen bilge, bilgin, derin bilgi sahibi gibi olumlu anlamları vardır. Sofistlerin bilgi anlayışı doğruluk kavramının göreceli olduğunu savunmaya dayanır. Mutlak bilginin olmadığını, duyularımızın bizi yanılttığını ve doğrunun insandan insana değişebileceğini söyler. Bu akımın en önemli temsilcilerinden Protagoras “insan her şeyin ölçüsüdür” sözüyle, her şeyin insanlara göre olduğunu ve her şeyin insanlara göre değişebileceğini anlatmak istemiştir. İlk sofistlerin toplumda büyük bir saygınlığı olmasına karşın felsefe tarihinde “sofist” denildiğinde akla olumsuz bir anlam gelmektedir. Kendilerine bu olumsuz anlamın yüklenmesinin nedeni söylev, hitabet ya da ikna sanatı diye bilinen “retorik” sanatını siyasete girmeye namzet aristokrat gençlere para karşılığında öğretmelerinden dolayıdır. Geniş halk kitlelerini etkilemek amacıyla kullanılan retorik, özellikle siyaset alanında bir güce dönüşmüş ve siyasetçinin halkı kendi istediğine, kendi çıkarlarının aslında halkın çıkarı olduğuna inandıracak bir silah haline getirmiştir. Üç büyükler dediğimiz Platon, Sokrates ve Aristoteles sofistlere karşı çıkmışlar, onları eleştirmişler ve onlarla mücadele etmişlerdir. Bu filozoflara göre sofistler sahte mal satan tüccarlara benzer…
Monarşilerde ve otoriter rejimlerde retorik önemlidir ama daha önemlisi baskı kurmak ve halkın sesinin çıkmasını engellemektir. Bu tür yönetimlerde halkı yönetmek için olmasa da “idare etmek” için retorik de kullanılabilir. Ancak demokrasilerde halkı kandırmak ve iyi yönetildikleri izlemini verebilmek için retoriğe mutlak ihtiyaç vardır. Hele seçime dayalı otoriter bir rejim kurmuşsanız ve sonuçta yine seçilebilmek için sandığa gitmek zorundaysanız, mutlak iyi bir hatip, ikna edici bir söylevci olmanız gerekir. Sonuçta iktidarda kalmak için de halkın takdirine muhtaçsınızdır. İşte bu noktada da Sofistçe retorik yapma yeteneği iktidarda kalmak için elinizdeki en etkili silahtır. Günümüzde retorik sanatını en iyi İmam Hatip okullarında öğretiyorlar. Bu kadar İmam’a gereksinmemiz olmadığına göre orta öğretimi İmam Hatipleştirme projesinin dindar ve kindar bir gençlik yaratmanın ötesinde bir amacı da bu olsa gerek. Sonuç olarak etik anlamda bundan 2500 yıl nasıl Sofistçe retorik demokrasi sorunu oluşturmaya başladıysa, bugün de İmam Hatipler aynı sorunu yaşatmaktadırlar. Aradaki tek fark; Sofistlerin zamanının bilgeliğini, İmam Hatiplilerin ise zamanının cehaletini taşıması ve yaymasından ibarettir.