Alarko’nun değerli koordinatörü Ayhan Yavrucu yeni yayınlanan kitabımı almak için evime uğradı. Gelirken de Kronik Yayınları’nda çıkmış S.Freterick Starr’ ın Kayıp Aydınlnma/ Arap Fetihlerinden Timur’a Orta Asya’nın Altın Çağı kitabını getirdi. Yusuf Selman İnanç’in dilimize aktardığı kitap, son dönemlerde verimi düşen okumalarım için itici güç oluşturdu. Bir tarih kitabı ancak bu kadar “yazı tadı” verilerek kaleme alınabilir. Ayrıca Çin’den Balkan topraklarına entelektüel üretim ve aydınlatma işlevleriyle ilgili “hakkı yenen” Asya topraklarının insanlarının sağlıklı bir gelecek inşa etmek için bu kitabı sindirerek okumaları gerektiğini de düşündüm, düşüncemi koruyorum.
Iran’da Horasan’ın merkezindeki Nişabur ve Meşhed’in bin kilometre daha güneyde Sistan’da 867’da bakırcı, katırcı ve marangoz olan üç kardeşten bakırcı olan Yakup kılıcının gücüyle yöreye hakim olmuş…
Güç, yetmezliğin itişi ve ihtirasın çekişiyle yanıp tutuşan kifayetsiz muhterisleri çevresinde pervane eden çekiciliğe sahiptir.
Yakup’ un çevresinde kendisini körü körüne metheden şairler toplanmış. Bir keresinde Yakup şairlere müdahele ederek, “Anlamadığım şeyi neden okuyorsunuz?” diye uyarmış. Çok kısa zamanda sadece Sistan’da değil Horasan’ın bütün kentlerinde Farsça yazan şairler ordusu oluşmuş. Daha sonra Karaman Beyliği’nin lideri Mehmet Bey’in yaptığı da benzer bir şey değil mi?
Kitabın 285’inci sayfasında Yakup’un yarattığı “Farsça şair türetme” etkisini okuyunca, ana tema dışında bir konu zihnimin derinliklerinden sökün etti…
Almanya’da Hanover Fuarı’nda izlediğim konferansta aralarında Nobel Ödülü alan uzmanlar da vardı… Herkes “endüstri .40’in etkilerinin ne olacağını” sorguluyordu. Kavramlarına hakim olmadığım için ne olup olmadığını net olarak anlamadığım bu konuyla ilgili belgeleri topladım… Altı ayı aşkın zaman çalıştım… Sanırım 2013 yılında da gazetelerde ilk yazılarımı yazmaya başladım.
Ben inatla yazdıkça, çevremde konuyla ilgili olanlar “bir hayalci ihtiyar” algısıyla yazdıklarımla dalga geçiyordu… Aradan iki yıl kadar geçti, Ankara’da TOBB Genel Kurulu’nda başkan konu kendisine aktarıldığı için “ Endüstri 4.0’in olası fırsatlarından” söz etti… Konu bir haftada ülkenin gündemine oturdu.
Ekonomi Gazeteciler Derneği’nin Keltepe toplantısında benim ısrarla yazdığımı da belirterek konunun önemine değindi… Gazetecilerin ilgileri artı, eriştikleri bilgiyi yazmaya başladılar. Kısa denecek bir zaman için “endüstri 4.0 söylemi toplumsallaştı”… Toplumsallaşmanın niteliği ayrı bir konu ama insanlar bu konuyu konuşur oldu; önemli bir adımdı.
Peki bugün 800’lu yılların ikinci yarısında yaşamış Yakup’un şairlere Farça şiirleri özendirmesi ile Rifat Hisarcıklıoğlu ’nun endüstri 4.0 anlatımının “ortak noktası” ne?
Gücü kullananlar söylemi kitlelerin derinliklerine yayar ve toplumsal gelişmeyi hızlandırır… O nedenle gücü kullananlar bilime, ilkelere, kurallara, yasalara ve hukuka değer veren “söylem öncülüğü” refah üretmenin etkin girdisi, belirlmeyici değişkenidir.
STK yöneticileri, seçimle işbaşına gelmiş yerel yöneticiler özellikle entelektüel gelişme ve aydınlanma sorumluluklarını unutursa, gösterişin kısa dönemli cazibesinde, tarihin kendileri için hiç de iyi notlar düşmeyeceğini bilmeli. Bakın bin yıl sonra Yakup’u bu satırları okuyanlar anacak… Siz de başkalarının sizi “anlamlı yaşamış, doğru işler yapmış” diye anmalarını istiyorsanız; hayatı anlamlandıracak bir sözünüz olsun!