Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi, ‘Seçim Yasası Değişikliği’ teklifini TBMM Başkanlığı'na sundu. Seçim Yasası Değişikliği kabul edilirse partilerin milletvekili sayıları dolayısıyla meclis aritmetiği oldukça değişecek.
Teklifte yüzde 10 seçim barajının yüzde 7’ye düşürülmesi öngörülüyor. Tek başına seçime girip, yüzde 3’ün üzerinde oy alan partiler ise seçim yardımı alabilecek. Seçim barajının düşürülmesi ve seçim yardımının daha fazla partiye yayılması mecliste daha fazla kesimin temsilini sağlayacağını düşündürtse de, diğer düzenlemelerle beraber mecliste halkın temsil oranı düşecek.
Öncelikle Cumhurbaşkanının seçim yasaklarından muaf tutulması yönünde. Cumhurbaşkanının artık tarafsız değil de partili olduğunu düşünürsek, hali hazırda iktidar tarafında olmayan adayların dezavantajları oldukça fazlayken, bu durumda adaylar arasındaki adaletsizlik daha da artacak.
Mevcut yasada, milletvekili sayısının hesaplanmasında ittifakın aldığı toplam oy esas alınıp, elde ettiği toplam milletvekili sayısı, ittifak yapan siyasi partiler arasında aldıkları oy oranıyla belirleniyordu. Teklifte ise “İttifakın aldığı oy toplamı ülke barajını geçtiği takdirde, seçim çevrelerinde milletvekili hesabı ve dağılımı, ittifak içinde yer alan her bir partinin o seçim çevresinde almış olduğu oy sayısı dikkate alınarak yapılır.” maddesi yer alıyor.

İttifak düzenlemesinin değişmesiyle beraber artık ittifak içerisinde olmak sadece ittifakın oyunun baraja takılmamasında etkili olacak. Düzenleme ile ülke genelinde aldığı oy ve ittifakta olması sebebi ile milletvekili çıkartabilen Deva Partisi ve Gelecek Partisi gibi partiler, bir şehirde yeterince yüksek oy alamazsa milletvekili çıkartamıyor. Değişikliğin asıl amacının Millet İttifakı’nı sarsmak olduğunu öngörebiliriz. 

Mevcut düzenlemeyle mecliste grubu olan partiler seçime katılabiliyorken, tasarıda 41 ilde il ve ilçe kongrelerinin tamamlanması şartı aranıyor. Hali hazırda bu şartı çok az parti karşılayabiliyor. Hatırlarsanız geçmişte İyi Parti’nin seçime girmesi engellenmeye çalışılmış, Chp’den geçen milletvekilleri ile grup kurulmuş ve İyi Parti seçime katılmıştı. Düzenleme, hem benzeri durumların hem de yeni kurulan partilerinin seçime girmesinin önünü kesiyor.  Aynı şekilde partilerin kongreleri mahkemeler tarafından iptal edilirse partilerin seçime girmesi rahatlıkla engellenebilir.
Şu an da il seçim kurulu başkanları, hâkimler arasından kıdem sırasına göre belirleniyor fakat tasarıda kura çekilmesi öngörülüyor. Bu düzenleme başta adil bir düzenleme gibi görünebilir, ancak kıdem şartı seçim kurulu başkanının iktidar partisi döneminde atanmış olmasının önüne geçiyor. Kimin hakim olacağına, kimin birinci sınıf hakim olacağına iktidar karar verirken, bu düzenleme seçim kurulu başkanlarının tarafsız olma ihtimalini de oldukça düşürecek.
Ne değişiklik yapılırsa yapılsın, seçim sistemi değişiklikleri ve mevzuat değişiklikleriyle halkın iradesinin önüne geçilemez. Nasıl daha önce de paralel barolarla TBB başkanı, iptal İBB başkanı değiştirilemediyse, halkın iktidarı her şartta sandığa yansıyacaktır.