İki arkadaşın canı konuşma isteyince,
Biri sorar, Biri de cevaplar

-Her gördüğün yola girme denir. Niye ki? 
-Niyesi, bir şeyin dışına inanma, yanıltabilir
-Ya yol derken, nereye geldik… Şaştım!.
-Ama nereye gittiğin değil, nasıl gideceğin önemli..
-Neden ki?
-Nedeni ise, gittiğin yol ya çıkmaz yolsa?
-Olursa geri dönerim ne olmuş ki?
-Ama zaman kaybedeceğine, Hal ve gidişin tükeneceğine, yola dikkat etsene!. Yol önemli
….
O, telaşla atılır
-Ha eveeet, hemen daldım.. Oysa yürüyeceğim yola dikkat etmeliydim. Sağ ol beni uyandırdın..
-Ama sende anlamakla kalmadın. Hatanı kabullendin. Bravo sana!
Diğeri Gülümser
-Ama, insan yanlışını görmeli, Hatasını kabullenmeli.. Erdem olmalı.. Hatta karşıdan özür dilemeli. Bu insanı küçültmez aksine değer kazandırır.
Öbürü sakince bakar
-Ama her insan senin gibi böyle yanlışını kabullense, erdem olsa, İşte o zaman sen, ben hırsı olmaz.. Fırsatçılık, bencillik, yüzsüzlük yok olur.. Olunca da ‘Keşke, Keşke’ denmez.. Demeyince de insanlıkta denge bozulmaz.. Bozulmayınca da yaşam mis olur. Anladın mı arkadaşım? Bilinmez…
Hoşçakalın