Kadınlarımız git gide her taraflarını açar oldular. Sadece kadınlar mı? Erkeklere de bi
şeyler oldu. Makyaj yapıp öyle dar pantolonlar giyiyorlar ki her tarafları belli oluyor
ve bu şekilde dolaşmaktan utanmıyorlar. Kadınlara da erkekler de neden bu şekilde
giyindiklerini sorduğunuz da özgürlükten söz ediyorlar. Bunun neresi özgürlük!
Yakında mahrem olan yerlerini de açarlarsa şaşırmayalım.
Eskiden mahremiyet diye bir şey vardı. Şimdi bu kelimenin anlamını bilen kaç kişi
var? Mahremiyet, kişinin özel hayatıdır. Sadece yetişkinlerin değil çocukların da özel
hayatı vardır. Bu nedenle mahremiyet eğitimi aynı zamanda özel bölge eğitimi de
denir. Mahremiyet eğitiminin en önemli bölümü çocukların bedenleri üzerindeki
hakkıdır. Buna kısaca ''dokunulmazlık sınırı'' denir. Bir çocuğu zorla sevmek, kucağa
almak ve buna benzer hareketler mahrumiyet ihlaline girer. Lütfen bu hareketlere izin
vermeyin.
Edep dediğimiz şeyse kısaca Ahlaktır. Yaratana ve yaratılana karşı edepli olmak
ahlakın temelidir. Yunus Emre’nin hocası Tabduk’un dergahının giriş kapısında
“Edep ya Hu” yazar. Atalarımız Ne demiş? “Güzeli, güzel yapan edeptir. Edep ise
güzeli sevmeye sebeptir.” Yüzdeki güzellikse geçicidir. Kalıcı olan iyi huydur. Onun
adı da edeptir. Edepse, kısaca güzel ahlaktır.
Şimdi şu soruya cevap arayalım. Edeb ve ahlak arasında ne fark var? • Dücane
Cündioğlu’nun yorumunu sizlere aktarmak isterim: •Ahlaksızlık suçtur, edepsizlik
ayıp. • Ahlaksızlık gizlice yapılır, edepsizlik açıkça. • Ahlaksız yaptığından utanır,
edepsiz utanmaz.• Ahlaksıza kızılır, edepsizden iğrenilir. • Bu ülkenin sorunu
ahlaksızlık değil edepsizliktir. Bu yapılan tespite katılmamak mümkün mü? Ahlak
değerleri evrenseldir, Edep ise aynı iffet gibi toplumsal yargı biçimidir.