Bir kaç haftalık aradan sonra yeniden beraberiz.

Yaşamımızla ilgili bütün akışı Covit’in belirlediği günlerden geçiyoruz.

Yurt dışı seyahatler de bu değişimden önemli ölçüde etkilenmiş durumda.

Bu kapsamda yakın zamandaki İngiltere seyahatimden bir kaç gözlemi aktarmak istiyorum.

Seyahat öncesinde, kişisel bilgilerin daha sonraki muhtemel izleme sürecine dönük olarak kayıt altına alınması sağlanıyor.

Uçuş sırasında maske kullanımı titizlikle uygulanıyor, sağlık kiti dağıtılıyor, mümkünse orta koltuk boş bırakılıyor.

Diğer yandan her zaman çok kalabalık görüntülerine alışık olduğumuz İstanbul havalimanı da Londra Heathrow havaalanı da şaşırtıcı bir şekilde sakin durumdaydı.

Havaalanındaki mağazaların çoğu kapalıydı.

Her zaman çok yoğun olan metro trenleri seferlerini sadece bir kaç yolcu ile yapıyor.

Şehir içinde yollarda ve trafik akışında bisiklet kullanımını arttırmaya dönük yeni düzenlemeler yapılmış.

Ulaştırma politikasının merkezine bisiklet kullanımı ve yürüyüşü yerleştirmek için Hükümet 2 milyar poundluk bir paketi uygulamaya koymuş.

İngiltere’de 14 milyon kişinin araba yerine bisiklet kullanacağı tahmin ediliyor.

Bisiklet almak isteyen her aileye devlet yardım yapıyor.

Her mağazaya girişte ve çıkışta dezenfektan kullanma olanağı var, ateş ölçümü bazı mağazaların girişinde yapılıyor.

Maske kullanımı açık alanlarda daha serbest kapalı alanlarda zorunlu olarak kullanılıyor.

Virüsün yaygınlaşması sorunu karşısında sağlıktaki önlemlerin ülkelere göre önemli ölçüde benzerlik gösterdiği söylenebilir.

Ekonomik yaşamı canlandırmaya, krizin çok boyutlu etkilerini hafifletmeye dönük devlet desteği verilmesinde ise büyük farklılıklar gözleniyor.

Örneğin yine İngiltere’de virüs sürecinde hükümet tarafından işyeri sahiplerine verilen destek kapsamında güzel bir uygulama yapılıyor.

Ağustos Ayı boyunca “Eat Out to Help Out” denilen bir destek projesi yürütülüyor.

Uygulamaya göre Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri restoran, cafe gibi yerlerdeki harcama bedelinin kişi başı 10 poundu geçmeyecek şekilde yarısı Devlet tarafından ödeniyor.

İçki ve paket servis bu uygulamanın dışında.

Örneğin yediğiniz yemeğin faturası 20 pound ise 10 pound ödüyorsunuz, kalan 10 poundu işletmeye Devlet ödüyor.

Tüketicinin son derece yararına olan uygulama ile restoranların açık kalması, tedarik zincirinin çalışması, istihdamın korunması gibi önemli faydalar sağlanıyor.

Türkiye’deki gibi işyeri sahiplerini borçlandırarak değil gerçekten Devlet desteği sağlanıyor.

Esnafın çok zor günler geçirdiği süreçte Türkiye’de ekonomiyi canlandıracak benzer gerçekçi Devlet desteklerine ihtiyaç olduğu ortada.

ZAFER BAYRAMI KUTLAMA YASAĞI

Ülkemizin acil çözüm bekleyen iç ve dış kaynaklı bir çok sorunu varken İçişleri Bakanlığı Genelgesi ile Zafer Bayramı kutlamalarına yasak getirilmesi sıkıntılara bir yenisini daha ekledi.

Lozan Antlaşmasının yıldönümünde de anlaşılmaz bir şekilde STK’ların Vilayet Meydanına çelenk koymasına izin verilmemişti.

Yasaklama gerekçesi olarak gösterilen pandeminin, 15 Temmuz etkinliklerinde, üniversite sınavında, Ayasofya caminin açılışında bir sorun oluşturmaması 30 Ağustos’ta yapılacak etkinliklerde engel teşkil etmesinin ise anlaşılır bir tarafının olmadığı ortada.

Milli coşkunun en üst seviyeye çıktığı günlerden olan 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarının yasaklanması kamuoyu vicdanını derinden yaralamaya devam ediyor.

Pandemi, 26 Ağustos’ta Malazgirt Zaferini kutlamak için engel değil, 30 Ağustos’ta Zafer Bayramını kutlamak için engel.

Kabul edilemez…