Etrafımız karlarla kaplı.

Kar, her zaman temiz, güzel düşünceleri çağrıştırır.

İçimize aydınlık verir.

Öyle günler geçiriyoruz ki,

Karın romantizmini yaşayacak halde değiliz.

Sokakta yaşayanlar.

Odunu, kömürü olmayanlar.

Karlı tepelerde, en zor doğa şartlarında askerlik görevi yapanlar.

Taşımalı sistemle olumsuz hava koşullarına karşın okula gitmeye çalışan çocuklar.

Yırtık ayakkabılarıyla karlarda yürüyerek ekmek parası kazanmaya çalışanlar.

Kışın ortasında işsiz bırakılanlar.

Kar, onlara eziyet demek.

Karlar düşer, düşer, düşer ağlarım” şarkı sözü hatırımda.

Kar taneleri düştükçe daha çok düşündürmeye devam ediyor.

Yolsuzluk

Yoksulluk

Toplumsal şiddet

Korku

Baskı

İç karışıklık

Şehit haberleri

Seviyesiz siyaset

O kadar çok konu var ki,

Karlı günlerin devamında, neredeyse baharı bekleme umudunu bile yitirmek üzereyiz.

Diğer yandan, bugünlerde “Adalet ve Demokrasi” haftasındayız.

Suikast sonucu yitirdiğimiz aydınları anıyoruz.

Uğur MUMCU’yu 1993’te yitirmemizin üzerinden 23 yıl geçti.

Aynı karanlık güçler yine iş başında.

Adalet ve demokrasi ne durumda derseniz?

Siyasetin baskısı altındaki adaletin içler acısı hali ortada.

İnanıyorum ki” diye başlayan, en yüksek mertebeden gelen talimattan sonra yargı hemen gereğini yapıyor.

Demokrasinin durumunu ise fazla anlatmaya gerek yok.

Hapisteki gazeteci sayısını anımsatmak yeterli.

Kar yağışından tek sevinen çocuklar.

Okullar tatil olduğu için mutlular.

Keşke bizler de kötülüklerin ve karanlığın yok olduğu bir günlük “kar tatili” yapabilsek.

Nice karlı günlere…