İnsanların dikkat edebilme süresi giderek kısalıyor…Bazı araştırmalara göre dikkat yoğunlaştırabilme süresi 4 dakikalara düşmüş…
İnsanlar kolay erişebilme nedeniyle daha önce hafızalarında sakladıkları birçok bilgiyi saklama ihtiyacı duymuyor.
Teknolojinin gelişme hızı her gün yeni ürünleri ve yeni iş yapma metotlarını birikimimize ekliyor.
Üretim, ulaşım ve iletişim teknolojilerinin birbirini bütünlemesi yaşam biçimlerimizi ve yaşam tarzlarımızı değiştiriyor.
Ekonomist Mariana Mazzucato KÜY Yayınlarının dilimize aktardığı Girişimci Devlet kitabında tüketici elektroniğinde firmaları rakiplerinden farklılaştıran bir düzine teknolojiden söz ediyor:
• Mikroişlemciler veya merkezi işlem birimleri(CPU’lar)
• Dinamik rastgele erişim belleği (DRAM) gibi yarıiletken cihazlar
• Mikro sabit sürücü depolama veya hard disk
• Sıvı kristal ekranlar
• Lityum- polimer ‘Li-pol) ve lityum iyon piller
• Hızlı Fourier dönüşüm algoritmalarına dayalı dijital sinyal işleme
• İnternet
• Hiper Metin Transfer Protokolü(HTTP),Hiper Metin İşareti Dili(HTML)
• Hücre teknolojisi ve ağları
• Küresel Konumlandırma Sistemi (GPS)
• Tekerlek tuş navigasyonu ve çoklu dokunmatik ekrnlar
• Ses- kullanııı arayüz programlarıyla yapay zeka
Teknolojik gelişmelerin yönünü, hızını ve etkilerini iyi okumadan gelecek inşa edilemiyor.
Yaşadığımız toprakları “gelişmiş ülkeler” arasına katmak istiyorsak, iş süreçlerini, rekabet koşullarını, yaşam biçimlerini ve yaşam tarzlarını değiştiren gelişmeleri küresel boyutlarda, ülke ölçeğinde ve yaşadığımız yöre özelinde izlememiz, gözlememiz ve sonuç çıkarmamız gerekiyor.
Şehirlerdeki kuruluş ve kurumların bağlantı kurmaları, iletişim ve etkileşimle farkındalıklarını artırmaları, işbirlikleri ile somut gelişmeler yaratacak projeleri hayata taşımaları gerekiyor.
Her şeyi devletten beklemek ne kadar eksikli ve yanlış tutumsa, devletin etkin rolü olmaksızın da küresel değer yaratma zincirinde doğru konumlanmamız o denli eksikli ve yanlıştır…
Bir kentte yaşayanlar, onların hayat kattığı kuruluş ve kurumlar gelecekle ilgili ne yapacağına ilişkin “dünyayı okuma gündemine” sahip değilse, özlenen gelişme hiçbir zaman yaratılamaz…
Bildik gündemlerle, sığ politik söylemlerle, kısır çekişmelerle bir ülkenin geleceği inşa edilemez…Kentin bütün kurumlarını kapsayan projeler üzerinde görüş birliği yaratarak ilerlemek “gelişmişlik” düzeyinin en önemli göstergesidir.
Kurumları yönetenlerin birbiriyle kavgalı olması, bir araya gelmemesi, akıl güçlerini birleştirmemeleri tam anlamıyla bir “kasaba kültürü hastalığıdır”…Bu hastalık mutlaka aşılmalıdır.