Geçtiğimiz haftayı şarkıcı Sezen Aksu’nun beş yıl önce söylediği bir şarkının sözlerini ve gazeteci Sedef Kabaş’ın anımsattığı bir “Çerkez atasözünü” yorumlamakla geçirdik. Meşhur rivayettir, denilir ki Fatih Sultan yönetimindeki Osmanlı ordusu İstanbul’u kuşattığında Bizans’ın papazları meleklerin cinsiyetini tartışıyormuş. Hepimize onu anımsattı bugünkü durum. Malum Bizans batmıştı, bizim batışımız da yakındır herhalde. Kabaş’ın söylediği “atasözünün” anlamı uzmanlık alanımın dışında, onu üzerine alınan düşünsün ama Sezen Aksu’nun “Şahane Bir Şey Yaşamak” adlı şarkısının sözleri üzerine birkaç laf etmezsem gözü açık giderim: “Binmişiz bir alâmete gidiyoruz kıyamete / Selâm söyleyin o cahil Havva ile Âdem’e…” Bir kere “cahil” Arapça kökenli bir kelime ve “bilmeme/habersiz olma” durumunu işaret ediyor. Bunun neresi yanlış ilk insan olarak kabul ediyorsun yani deneyim sıfır, yapmış bir cahillik yasak meyveyi yemiş, cennetten kovulmuş. Senin inandığın “Adem babamızın” ve “Havva anamızın” kutsal öyküsü bu değil mi? Hakaret bunun neresinde? Ayrıca bu bir bilgi değil inançtır. Adem bir çiftçi olduğuna göre ki bir oğlu Kabil de çiftçilikle, diğer oğlu Habil ise hayvancılıkla uğraşmaktadır. İnsanlık avcı-toplayıcı konumdan yaklaşık on bin yıl kadar önce tarım devrimini gerçekleştirip yerleşik düzene geçmiş ve çiftçilik/hayvancılıkla uğraşmaya başlamışlardır. Bilim ile inanç arasındaki sorun burada başlamakta. İlk insanlar çiftçiyse onlardan yüz binlerce yıl önce yaşayan avcı-toplayıcılar bizim atalarımız değil mi?.. 
Bilimin ışığında bugün anladıklarımız; her ne kadar farkındalık geliştirememiş olsalar da beyinlerindeki nöron artışına bağlı büyüme sayesinde, taş aletler yapıp avlanma yeteneği oluşturmaya başlamaları nedeniyle ilk insan veya insanlığın atası olarak kabul edebileceğimiz örnek, günümüzden 2-2,5 milyon yıl öncesinde Doğu Afrika’da karşımıza çıkan “Homo habilis”tir. Hadi Homo Habilis henüz doğru dürüst bilinç geliştirememişti ona insan mı denir derseniz, o zaman zihinler arası etkileşimin oluştuğu, zihin kuramlarının tamamlandığı erken dönem Homo Sapiens’ten söz etmemiz gerekir ki o da yüz bin yıl önceye rasgelir. Bu durum insanda bilişselliğin oluşumunda belirleyici an olarak kabul edilir. Kutsal kitaplarda zihin kuramlarının tamamlanması ve benliğin ortaya çıkışı cennet bahçesinde yasak ağacın meyvesini yiyen, kendilerinin ve çıplaklıklarının ilk kez farkına varan Adem ve Havva’nın “yaradılış öyküsü” ile sembolize edilmesi söz konusudur. Cahillik etmemek biraz okumak, araştırmak ve öğrenmek gerek. Kutsal kitaplar derdini bazen sembollerle anlatır, her şeyi yazıldığı şekliyle anlamamak lazım, hiç olmazsa bunu bilmeli. Ancak amaç başka ise; toplumsal kutuplaştırmayı artıralım, safları sıklaştıralım çocuklar seçim yakındır diyorsanız, seçilen kitle uygun, yapılan tüm zırvalar gayet yerindedir ve işe yaradığı da görülmüştür…