“Derler ki: Gül’e sormuşlar; “sen çok güzelsin ama dikenlerin canımızı
acıtıyor.” Gül de: Bülbül’e sorun dediğinde, bülbüle sormuşlar. Bülbül’den de:
“Gülün dikeni mi var?” Cevabını almışlar!” Erdinç Özkan
Herhangi bir canlıyı hiçbir beklenti içerisine girmeden sevebilmenin adıdır sevgi. İyi
de beklenti ya da karşılık olmadan birini nasıl sevebiliriz? Hiç düşündünüz mü?
O zaman önce normalde birini nasıl sevdiğimize bakalım. Babamızı; bizim
ihtiyaçlarımızı karşıladığı ve bize para verdiği için severiz. Arkadaşımızı severiz
çünkü bizim sırdaşımızdır, sorunlarımıza çare arar, bizimle üzülür bizimle güler.
Sevgilimizi; kendimizi güvende hissettirdiği ve yaşamımıza huzur verdiği için
severiz.
Güzel de bütün bunların tam tersi olsa, bu insanları sevebilir miydiniz? Çoğunluğun
cevabı hayır olur. O zaman bizim sevgimiz, ihtiyaçlarımızın karşılanmasından doğan
bir sevgi olmuyor mu? Eğri oturup doğru konuşalım. Bize ters davransalar,
ihtiyaçlarımızın hiç birini karışlamasalar hatta dövseler de bu insanları yinede sever
miydik? Hiç zannetmiyorum.
İyi güzel söylüyorsunda, gerçek sevgiyi anlamak onun zevkine varmak için ne
yapmamız gerekir? Bence ne yaparsanız yapın karşılık beklemeyin. “Ben ona bunu
yapmıştım, o da bana bunu yapmalı” ikilemine düşmeyin. Unutmayın, onun için
yaptıklarınız sizin tercihiniz be canlar. Yaptıklarınızdan bir şeylerin olmasını umarak
yaparsanız bu sizi hayal kırıklığına uğratır. Karşılıksız, hiç bir şey ummadan
yaparsanız, yaptığınız şeyin yani sevmenin keyfini çıkarırsınız. Anlata bildim mi?