24 Ocak 1993’de bombalı bir saldırı sonrası Türk basınının cesur kalemi, gazeteci, yazar Uğur Mumcu’yu kaybettik.
24 Ocak 2001 tarihinde faili meçhul bir suikast sonrası Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve beş mesai arkadaşı yaşamını yitirdi.
24 Ocak 2007’de devlet adamı, siyasetçi İsmail Cem tedavi gördüğü hastanede vefat etti.
Ocak ayı değerli aydınlarımızı yitirdiğimiz hüzünlü bir ay olarak içimizi yakmaya devam ediyor.

Bu yıl 24 Ocak’ta ise Uğur Mumcu’nun aramızdan ayrılışının 29. Yıldönümü nedeniyle düzenlenen anma töreni sırasında Yeşilçam’ın usta oyuncusu  Fatma Girik’in yaşamını yitirdiğinin haberini aldık.
Fatma Girik ile Uğur Mumcu bundan 32 yıl önce yine bir Ocak ayında Türkiye işçi sınıfının tarihindeki en büyük madenci direnişine destek vermiş Zonguldak’taki madencilerle birlikte Ankara’ya doğru çıkılan uzun yürüyüşte kortejin başında yer almışlardı.
Girik, sonraki yıllarda da sanatçı duruşunun gereği olarak iktidarın politikalarını eleştirmekten geri durmamıştı.

Yeşilçam’ın dört yapraklı yoncasından biri olarak Anadolu’da zorluklar içindeki bir kadın, şehirde zengin bir hanımefendi, çocuklarından uzak bir anne ya da ‘Şoför Nebahat’ rollerini oynarken hep çok sahici ve samimiydi.
Güçlü karakterlerle Türk sinemasına damgasını vurdu.
Keşanlı Ali Destanı, Acı, Ezo Gelin gibi çok sayıda filmle unutulmazlar arasında yer alan Fatma Girik aynı zamanda kamera arkasında da çalıştı.
Film yapımcısı, senarist, sanat yönetmeni, dekor tasarımcısı olarak bir çok yapımda yer aldı.

Fatma Girik’in 1989’da Şişli Belediye Başkanı olma süreci ise Mustafa Özyürek’in anılarını yazdığı “Tahta Bavulla Çıktım Yola” kitabında anlatılıyor.
Bir resim sergisini birlikte gezerken Fatma Girik’in Şişli’den aday gösterileceğinden hoşlanmayan Mustafa Sarıgül Genel Başkan Erdal İnönü’ye “Sayın Genel Başkanım Fatma hanımın çok güzel köy filmleri var, kendisi Kağıthane’den çok oy alır” deyince Fatma Girik atılıp “Benim çok güzel şehir filmlerim de var” diyor.
Sosyal demokrat tabanın benimseyeceği bir sanatçı olarak aday gösterildikten sonra Fatma Girik hem Şişli’de hem de gittiği her yerde halktan büyük ilgi gördü.
Dönemin SHP İl Başkanı olan Mustafa Özyürek kampanya döneminde “En renkli etkinlikler Fatma Girik’in katıldıkları olurdu” diyor. 
Fatma Girik seçildikten sonra hiç belediyecilik tecrübesi olmadığı halde Belediyeyi sorunsuz yönetti ve dürüstlüğü konusunda hiçbir söylentiye yer vermedi.
Emeğe karşı büyük saygısı olduğu için “Kamu emekçileri sendika kuramaz” tartışmalarının olduğu dönemde Belediye çalışanlarının üyesi olduğu Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm-Bel Sen) ile toplu sözleşme imzaladı.
Bu sözleşme nedeniyle hakkında 1996 yılında kamu davası açıldı.
Hakim karşısına çıkan Girik ”Kamu emekçilerinin sendika, toplu sözleşme ve grev hakkını destekliyorum yine belediye başkanı olsam yine imzalarım” ifadelerini kullanarak tarihe not düştü.
Fatma Girik’i anlatan avukatı Başkanlığı döneminde herkese adil ve eşit davrandığını “Çalışanların maaşlarını ödemek için babadan kalma bir hanı ipotek ettirdiğini” “kim malını ipotek eder” diyerek inanmayanlara ise belgeleriyle yanıt verdiğini açıkladı.
Bir röportajında “Belediye Başkanlığını severek yaptığını” dile getiren Fatma Girik “Belediye Başkanlığı kadına yakışıyor” demişti.

Yaptığı her işi severek yapan, Atatürk ve cumhuriyet sevdalısı, Yeşilçam’ın efsane oyuncusu Fatma Girik’in aydınlık yüzü ve ışık saçan gözlerini hiçbir zaman unutmayacağız.