Tanrı kullarını imtihan etmek için deprem yaratmaz. Depremin dinle ilgisi yok! Tanrı
aşırı yağmur yağdırıp seller oluşturmaz. O, kullarının en zalimine bile iyileşmesi için
bir süre tanır. Cezalandırmak isterse o kulunu cezalandırır. Deprem doğa olayıdır.
Onun için de oluşan depremlerden ders alıp “deprem fay hatları üzerine inşaat
yapılmamalıdır.” Türkiye genelindeki konutların % 44’ünün 1’inci derece
deprem bölgesi, % 25’inin ise 2’inci derece deprem bölgesinde olduğunun biliyor
musunuz? Deprem, depreme dayanıklı yapılan yapıları yıkamaz. Bilinçsiz ve
bilgisizce, deprem fay hatlarına yapılan yapıları yıkar. Bizler de hala deprem fay
hatlarına inşaat yapıyoruz. Birde dere yataklarına yapılan binaları aşırı yağmurların
oluşturduğu seller yıktığı halde hala inşaat yapıyoruz.
“Prof.Dr. Ahmet Ercan: Depremde ölene şehit denmez. Pisi pisine gitti denir. Deprem
daima yoksulları öldürür. 4 bin lira alan bir ailenin depreme hazır olması gibi bir olay
düşünülemez. Depremin dinle minle ilgisi yok. O ülkenin doğru yönetilmediğiyle
ilgisi var.” Seçim öncesi ruhsatsız kaçak yapılanmaya göz yum! Seçimlerde de “İmar
Affı” çıkar! Sonra da kader diyerek işi Tanrı’ya havale et!
Ramazanda o yörenin şıhlarından birini misafir eden ağa, etrafındakilere şıhın
kerametlerini söylerken şıh da başlamış sallamaya: Geçen ay olan o deprem bizim bu
yörede olacaktı. Depreme “ey deprem burayı terk et” dedim de komşu ilde oldu.
Bunu bi Allah bide ben bilirim.” Dediğinde sofraya geçilmiş. Bütün misafirlere üstü
bir adet tavuk budu olan pilavlar servis edilirken evin hanım ağası da kontrol
ediyormuş. Şıhın önüne üstünde tavuk budu olmayan bir tabak pilav konmuş! Şıh
sağına soluna bakmış, herkesin pilav tabağının üstünde koca butları görünce “Hanım
ağa benim tabağımda neden tavuk budu yok! Ayıp, ayıp” dediğinde Hanım ağa da
“Hani sen her şeyi görüp bilirdin şıh efendi. Sen daha tabağının altındaki tavuk
budunu görme, ondan sonra da keramet sahibiyim diyerek önceden olacak depremi
gör.” İşte dostlar bizde bu kafa oldukça daha çok depremler görürüz.