TÜİK’in söyleminin aksine derinleşen işsizlik sorununu özellikle de “genç işsiz” sayısındaki artışı sıklıkla gündeme taşıyorum.
Bu bağlamda, geçtiğimiz günlerde izlediğim bir konferanstaki konuşmacının dile getirdiği Covid 19 süreciyle birlikte sayıları daha da artan “ev gençleri” konusu üzerinde durulması gereken çok önemli bir başlık.
“Ev kızını” bilirdik de “ev genci” nereden çıktı dediğinizi görür gibi oluyorum. 
Ev genci tanımına giren gençler “Ne çalışan, ne okuyan, ne de iş arayan” konumdalar.
Ülkemizde ve dünyada da sayıları artan “ev gençleri” aileleriyle yaşıyor, çoğunlukla televizyon, bilgisayar, cep telefonu ile zaman geçiriyor, asosyal olarak tanımlanıyor ve fiziksel aktiviteden de çok fazla hoşlanmıyorlar.
Bu gençler çoğunlukla “üniversite diplomalılar”.
Kağıt üzerinde “meslek sahibi” görünüyorlar ancak “mesleksiz”, “işsiz” ve çok daha önemlisi iş bulma umutlarını da kaybetmiş durumdalar.
Ailelerin varını yoğunu ortaya koyup okutmaya çalışıp üniversite mezunu olmalarını sağladıkları gençlerin büyük bir bölümü evde zaman geçirmeye terk edilmiş haldeler. 

Bahsettiğim  gençlerle ilgili yapılan araştırmalarda NEET oranlarına bakılıyor. 
NEET(İngilizce kısaltması ile Not in Education, Employment or Training) yani ne istihdamda ne  eğitimde, ne de yetiştirmede olmayan gençlerin oranında ne yazık ki Türkiye OECD ülkeleri arasında birinci sırada yer alıyor. 
Türkiye’de 2018 yılında 15-24 yaş grubunda % 24.5 olan NEET oranı, 2019 yılında % 26’ya çıkmış.
2020 yılı için oranın daha da yükselmiş olacağını tahmin etmek güç değil.

Yazıya hazırlanırken 2006 yılında Koç Holding’in Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle başlattığı “Mesleki Teknik Eğitimi Özendirme projesini” ve rahmetli Mustafa Koç’un “Meslek Lisesi, Memleket Meselesi” sloganını anımsadım.
Koç grubunun Eğitim Reformu grubuyla birlikte öncülüğünü yaptığı projeyi televizyon programlarında konuklarla değerlendirmiş ve aileleri çocuklarını meslek liselerine göndermeleri konusunda yönlendirmeye çalışmıştık.
Aradan geçen on beş yıldan sonra “mesleksizlik” sorununu aşmak ve mesleki eğitimde kaliteyi arttırmak amacıyla geliştirilen projenin ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. 
Biliyoruz ki “zanaat sahibi olmanın” önemi günden güne artıyor. 
… 
Üniversite mezunlarının yaşadığı “diplomalı mesleksizler” sorununa, eğitim planlaması, meslek sahibi yapma, ailenin önemi başlıklarında çok boyutlu bir şekilde bakmak gerekli.
Kamu yönetimi tarafından eğitim sisteminde okul öncesinden başlayarak hiç bir aşamada toplumun gerçek ihtiyaçlarına ve geleceğe dönük bütüncül bir planlama yapılmıyor. 
“Her şehre bir üniversite, her ilçeye bir yüksek okul” açarak genç işsizliği dört yıl hatta son yıllarda yüksek lisans ve doktora da üstüne eklenerek bir kaç yıl daha geciktiriliyor.
Eğitimin kalitesi tartışması bir yana her yıl çok sayıda genç yeni istihdam alanları açılmadığı için iş bulamıyor.
Diplama sonuçta bir belge ama ne yazık ki sadece boş bir “güven” vermekten öteye gidemiyor. 
Üniversite mezunu genç iş bulma zorluğunun yanı sıra toplumun “önüne gelen her işi yapamazsın” baskısını da yaşıyor.
Oysa ki, üniversite devam ederken gençlerin bölümleriyle ilgili zorunlu staj yapmaları ya da çeşitli projelerin içinde bulunmalarıyla meslekleri hakkında kendilerini geliştirmeleri sağlanabilir.
Bu noktada gençlerin yetişmesinde çok önemli rolü olan ailenin sorumluluklarına da bakmak gerekli.
Aileler, küçük yaştan itibaren çocuğu becerisi olan alanlarda örneğin yaz tatillerinde usta-çırak modelinde öğrenmeye teşvik edebilir. Sanat, spor, müzik gibi etkinlikler içinde olmasını, beceri kazanmasını, aktiviteler yoluyla ekip çalışmasını öğrenmesini, sosyal sorumluluk projeleri içinde yer almasını sağlayabilir.

Yapılan araştırmalar yıllar içinde gençlerin daha “mutsuz” ve “umutsuz” olduklarını ortaya koyuyor.
İş bulma ve daha iyi yaşam koşullarına ulaşma özlemiyle yurt dışına gitmek isteyen gençlerin sayısındaki artış da bu tezi doğruluyor.
Belirtmekte yarar var, en yüksek mertebeden ifade edildiği şekliyle “Yurt dışına giden gençler Batı’nın ajanı” filan olmuyorlar. Kendilerine bu ülkede gelecek görmedikleri için arayış içindeler.
Özetle, milyonlarca ev genci iş, aş ve mutlu bir gelecek bekliyor…

NOT: Yazıyı gazeteye göndermek üzereyken Fox TV’de DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev gençleri ile ilgili konuyu dile getirmesinden memnun oldum. Çözüm bekleyen böylesine can yakıcı bir sorunun ortaya konulması gerçekten çok önemli.