Öyle fazla bir şey beklemeyeceksin yaşamdan

Sana sunduklarının içinden seçeceksin iyi ve güzel olanları
Kötülerle bir güzel harmanlayıp
Bak ne hoşluklar yaşadım deyip
Anacaksın hani o özellikle de çocukluğunun
bulutsuz mutlu günlerini.
bir basit paylaşım
çinko tabaktaki
dumanı üzerinde sıcak çorbanın tadı
bir güzel melodi
bir sıcak yaz günü
çiçek kokulu bahar
hiç unutamadığın ilk aşkın
daha ne olsun ki?
Hani kediciklerin bebeklik çocukluk dönemindeki
O güzel az sayıdaki günleri gibi..
Ve vakti geldiğini hissettiğinde
Çok da direnmeden çok da nazlanmadan
Asılmadan yapışmadan
Bırakıvereceksin kendini
Bilinmez ki hep söylenen
ama kimselerin sırrına eremediği öbür tarafta
Belki de daha çok mutlu günün olacak buradakinden..

     Bu çöl sıcakları, insanların daha etkin ve öldürücü delta varyantına aldırmaksızın uzun bayram tatilindeki akıl almaz rehavet görüntüleri, kesimini bekleyen, adı kurbanlığa çıkartılan hayvanların halleri.
     Ne yazayım ki ben? Aslında makalemin başlığını, “bayram gelmiş neyime kan damlar yüreğime” diye atacaktım ama birden anımsadım, yıllar öncesinde bu başlıkla bir yazı kaleme almışım, o nedenle vazgeçtim.
     Kurban Bayramı üzerine de çok yazmışım, bu nedenden ondan da vazgeçtim. İyisi mi ülkemin ciddi anlamda fukara olduğu bir konuyu işleyeyim dedim. Evet, toplumun, insanların pek çoğu empatiden yoksunlar. Empati kuracakları, kurmaları gerekenler salt kendi cinsleri değil aslında. Diğer canlar, canlılar, dünyayı paylaşmamız gereken hayvanlar da olmalı empati kurulmaları gereken.
Ama ne gezer; kendi cinsine bu duyguyla yaklaşamayan insandan, hayvana duyarlılık beklemek açıkçası tam bir hayalperestlik olur.
     Oysa tüm canlıların, aynı bizler gibi duygular taşıdıklarını göz önünde tutabilsek, azıcık da olsa kendimizi onların yerlerine koyabilsek, şimdi çok daha farklı bir yazıda buluşabilirdik sizlerle.
     Gelişmiş toplumlarda insanların empati duyarlılığına daha bir sahip olduklarını, bu bağlamda ellerinden geldikçe hassas davrandıklarını görüyoruz.
Hayvanlarla ilgili yasalarında, bu yasaların sıkı sıkıya uygulamaya konulmalarında, bazılarında ise yazılı yasaları olmamasına karşın kendi iç mahkemelerini, adalet duygularını en ileri boyutlarda uyguladıklarını özenerek izlemekteyiz.
     Önümüzdeki günlerde dini vecibelerini getirdiklerini düşünen çok sayıda empati yoksunu insanın, o canlara uygulayacakları eziyetle Allah’a nasıl yaklaştıklarını düşündüklerini izleyeceğiz ne yazık ki!..