Ticaret hayatında, çoğunlukla nakit yerine kıymetli evrak olan çek ve bono kullanılıyor. Fakat, çek ve bonunun (senedin) kullanımı vatandaş tarafından çoğu zaman bilinmiyor. Belli şartları sağlamadığında çek ve bono aslında hukuken kıymetli evrak olmaktan çıkıyor.  
Halk arasında “senet” olarak bilinen bononun, kıymetli evrak sayılabilmesi için; “bono” veya “emre yazılı/muharrer senet” ibaresini, belirli bir bedeli kayıtsız şartsız ödeme vaadini, ödeme yapılacak kişinin adı ve soyadını, senedin düzenlenme tarihini ve düzenleyenin imzasını içermelidir. Bunlara ilave, belirli şartlarda bulunması gereken alternatif olarak zorunlu unsurlar ise; vade, senedin düzenlendiği yer ve ödeme yapılacak yerdir.
Senedin veya genel olarak kıymetli evrakın vasfını yitirmesi mevcut borcu ortadan kaldırmayıp sadece hukuken kıymetli evrak olmaktan çıkartıp sıradan yazılı borç kabulü anlamına bürünmektedir. Bunun önemi özellikle icra takiplerinde ortaya çıkmaktadır. Zira kambiyo senetlerinin tabi olduğu takip usulü ve işlemleri ile adi senedin takip yöntemleri farklılık arz etmektedir. 
Çek konusunda ise bulunması gerekli zorunlu unsurlar daha farklıdır. Bunlar; çek kelimesi, belirli bir bedelin ödenmesi için kayıtsız ve şartsız havale, muhatap, düzenlenme tarihi ve düzenleyenin imzasıdır. Yine bonoda olduğu gibi alternatif zorunlu unsurlar çekte de mevcuttur. Düzenleme yeri ve ödeme yeri olmak üzere iki adettir.
Çek, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün, düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde bankaya ibraz edilmelidir. Ödeneceği ülkeden başka bir ülkede düzenlenen çek ise düzenlenme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay,  ayrı kıtalarda ise üç ay içinde bankaya ibraz edilmelidir. Bu sürelerin geçirilmesi ile çek yine vasfını kaybedecektir.