Anadoluda yedi çocuğu ile yaşayan Selim Dede çiftçilik yapmaktadır. Çocuklarının çok istemelerine rağmen aile bir köpek sahibi olamaz, çünkü fakirdirler. Kendilerine sekizinci bir ortak istemezler. Ama ailenin bir eşeği  vardır. Eşek 12 yıl hizmet ettikten sonra gözlerine perde iner, yolda giderken sağa sola çarpmaya başlar. Selim Dedenin büyük oğlu "Baba bu eşek kör, artık işe yaramaz, dağa bırakalım da doğa halletsin! Bize daha fazla yük olmasın!" der. Selim Dede "Bugün biraz düşüneyim eşeğe ne yapacağımızı yarın size söylerim." diye cevap verir. Dede  ertesi gün çocuklarını toplar ve  kararını açıklar: "Eşeği emekliye ayırıyoruz, artık bundan sonra ona biz bakacağız"  der. Büyük oğlan karara itiraz eder   "Bu eşek kör, dağa bırakalım" diye teklifini yeniler. Selim Dede bunun üzerine kızar "Ben de zamanla işe yaramaz hale gelsem beni de mi dağa bırakacaksınız? Sizin kemiğinizin üzerindeki ette bu eşeğin hakkı var. O bize yıllarca hizmet etti, artık biz ona hizmet edeceğiz" diyerek konuyu kapatır. Bütün bu olaylar gerçekleşirken  ailenin en küçük çocuğu her şeyi en ince ayrıntısına kadar gözlemlemektedir. O henüz  beş yaşındadır. Bu olaydan sonra eşek iki yıl daha yaşar. Selim Dede her gün ahıra gider, eşekle konuşur, sırtını sıvazlar, onunla dertleşir, yemini, suyunu verir, dışarı çıkarır ve  gezdirir. "Benim taşıdığım her çuval senin de sırtından geçti, benim kader ortağım oldun" diyerek duygularını paylaşır. Ve eşek emekliye ayrıldıktan iki yıl sonra ölür. Eşeği sırıklarla nehir kenarına kadar taşırlar. Sonra orda bir mezar kazıp içine  gömerler. Bu fakir ailenin en küçük oğlu ilkokuldan sonra köyünden ayrılarak okumaya gider. Hukuk fakültesini bitirir, hakimlik sınavına katılır, sınavı kazanır ve hakim olur.  Hakim olduktan sonra ilk işi köyüne gitmektir. Köyde doğruca eşeğin mezarını ziyaret eder: "Benim babam adil bir insandı. Eşeğin bile hakkını yemedi. Ben de babamın izinden gideceğim adil bir hakim olacağım"  diyerek kendi kendine söz verir. 

Bu hikaye sevgili Doğan Cüceloğlu tarafından anlatılan, bir  arkadaşının yaşadığı gerçek hayattan bir kesit. Cüceloğlu sözlerine şunu da ekliyor: "Evde temiz, güzel, zengin bir Türkçe konuşuluyorsa bilin ki evdeki çocuk aynı temiz, güzel, zengin Türkçe ile konuşur başka hiçbir şey yapmanıza gerek yok. Eğer evde değerler yaşıyorsa farkına bile varmazsınız o değerleri öğrettiğinizin..." Geçtiğimiz günlerde vefat eden psikolog, akademisyen, kişisel gelişim konusunda bir çok çalışmaları ve kitapları olan saygıdeğer Doğan Cüceloğlu'nu rahmetle anıyorum, yattığı yer nur olsun.