Asıl marifet buluttaydı ama herkes yağmura şiirler yazdı.
Çok hatalarım oldu bu hayatta. Çocuğumu yeniden yetiştirmem mümkün olsaydı:
Ona yasaklar koymaklar yerine, bir daha geri gelmesi mümkün olmayan baharını
yaşamasına yardımcı olurdum. Onu sadece gözlerimle izler, yaşamına kısıtlamalar
koymazdım. Ona karşı sevgi dolu olur, daha çok şefkat gösterirdim. Onu baharda
yürüyüşlere çıkar, uçurtmalar uçururdum. Ona karşı ciddi bir tavır içinde olmak
yerine, onunla oyun oynar onunla kırlarda koşardım. Ona sevgi konusunda daha çok
şey öğretirdim. Şimdi:
“Baharı bekleyen kumrular gibi sen de beni bekle sakın unutma” diyorsun. Unutmak
mümkün mü? “Elleri havada gözlerin yolda bir tanrıyı bir de beni sakın unutma.” Bir
daha geri gelmeyeceğini bildiğim için: “Çınladın durdun kulaklarımda, süzülen
yaşsın yanaklarımda. Bir şarkı oldun dudaklarımda seni sevdiğimi söyledim durdum.
Ben de unutamam geçse de yıllar, seviyorum seni dünyalar kadar. Dudağımda ismin
gözümde yaşlar, bir tanrıyı bir de beni sakın unutma!”
…Unutma dedim ya! Yapma be bahar, gene girme kanıma! Sen geldin diye zaten
içim içime sığmaz oldu. Bu kışın tüm dertlerinin hesabını sildin yüreğimden. Beni
benden alıp götürdün doğaya! İyi de baksana şu halime! Şu kuşlarını sustur ne olur,
şu açan çiceklerin ta yüreğimi deliyor. Benimde senin gibi yenilenmemi istiyorsun
ama benim ihtiyar bedenim senin bu şen şakrak hallerine uyacak gücü bulamıyor.
İçim seninle çoşuyor ama bedenim otur oturduğun yerde diyor! Fazla kıpraşma daha
yeni düzene soktuk tansiyonunu diyor. Otur oturduğun yerde sen anca baharı değil
sonbaharı kutlayacak yaştasın diyorum be bahar.