Bu yaşta ev taşıma garabeti ile karşılaştıysanız bilirsiniz, hiçbir şey düşünemeden evin içinde “başı kesik tavuk gibi” gezinir durursunuz. O nedenle bu aslında izin yazısı, bir on gün kadar bana müsaade, sonra karşı kıyıdan Anadolu cephesinden yine size ulaşmaya çalışırım. Ancak boş durmayalım bugün sizlere Gazete Pencere’de okuduğum Bülent Çelik imzalı yazıyı olduğu gibi aktarmakla yetinelim. Bana çok eğlenceli geldi, belki sizin de ilginizi çekebilir…
Yazı aynen şöyle: 
Biliyorsunuz Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na çeşitli vesilelerle milyonluk tazminat davaları açıyor. Kılıçdaroğlu da karşılığında bir kuruşluk, bir liralık türünden davalarla Erdoğan’a yanıt veriyor. Peki merak ediyor musunuz? Bugüne kadar bu davaların milli hasılası ne oldu? Kim kaç para kazandı? Kim karda, kim zararda? Bir de merak ediyor musunuz, Erdoğan milyonluk davalar açarken Kılıçdaroğlu neden “bir kuruşluk” davalar açıyor. Buyurun bu iki sorunun cevabı: Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, TELE1 programcısı Fatih Ertürk’ün sunduğu programda açıkladı: “Bugüne kadar Erdoğan’ın açtığı davaların tümüne karşılık sadece 20 bin TL tazminat ödedik. Ama yine onun açtığı bir davaya itirazımız üzerine, -biraz buruk bir kazanç ama- AIHM kararıyla 13 Bin Euro tazminat kazandık!” diyor. 13 bin Euro, TL’ye çevirirsek, 210 Bin TL ediyor. Yani kabaca Erdoğan 20 bin TL kazanmış ama 210 bin TL ödemiş. 190 bin TL zarar! Birinci sorunun cevabı bu! Peki, Avukat Celal Çelik, 13 bin Euro’luk kazancı neden ‘buruk bir ifadeyle’ tanımlıyor? Çünkü biliyor ki bu 190 bin TL’yi Erdoğan kendi cebinden değil, Cumhurbaşkanlığı bütçesinden ödüyor! Yani sonuçta o para da garip gurebanın cebinden çıkıyor. Maliye memurluğundan gelmiş bir siyasetçi ile karkas et tüccarlığından gelmiş bir siyasetçinin yaklaşımının farkının, farkındasınız değil mi? İkinci sorunun cevabı da bu…